Artık film festivallerinde; filmlerden çok 'Kırmızı halıda kim hangi markayı giydi, şık mıydı, değil miydi?' konusu daha çok konuşulur oldu. Geçtiğimiz günlerde Gerard Depardieu, kendisine yöneltilen "Festivaller, sinemaya ne kadar katkı sağlıyor?" sorusuna verdiği cevapta Venedik ve Berlin film festivallerinin Cannes'dan daha çok katkı sağladığını, Cannes'ın bir mücevherler vitrini ve moda podyumu haline dönüştüğünü belirtmişti. Ne kadar doğru! O, Venedik'ten umutlu ama bu sene Venedik kırmızı halısı da en az Cannes kadar ilgi çekiciydi.
Festival, Izabel Goulart ve Isabeli Fontana'nın birbirinden güzel kıyafetleriyle başladı. Alberta Ferretti'nin haftanın günlerinin yazılı olduğu sezonun en trend parçalarıyla, kırmızı halıda alışık olmadığımız triko kombinler gördük. Isabeli Fontana'nın fuşyanın en güzel tonundan elbisesiyle giydiği Manolo Blahnik'lere ayılıp bayıldık.
En az yıldızlar kadar ilgi çeken bir isim ise George Clooney'nin eşi Amal Clooney oldu. George Clooney belli ki bir şekilde kendini dondurmuş; kıyafetler, mimikler, adam yıllardır aynı. Ama Amal da malzeme bol. Daha üç ay önce ikiz bebeklerini dünyaya getirmesine rağmen incecik olması dikkat çekici. Fısıltı gazetelerinin, gerçekte doğum yapmadığı haberleri doğru olabilir.
Jennifer Lawrence, spor kesim couture Dior elbisesi ve elbisesine çok yakışan saçı ve makyajıyla çok hoştu. İlgi çeken bir diğer kıyafet ise Kirsten Dunst'ın Rodarte elbisesi oldu. 59 yaşındaki Michelle Pfeiffer'ın hâlâ eski güzelliğini koruduğunu gördük.