Ünlü kişi metroya biner, şaşırılır. (Aaa ünlü yani, ne metrosu?) Otobüse, minibüse binse şaşkınlıktan uçuk çıkarılır. (Bu da fena düştü herhalde) Mesela Özlem Yıldız gibi gezi tekneleriyle koyları dolaşsa, acınan gözlerle bakılır.
Parası yok, vah vah, neydi ne oldu) Ama Bergüzar Korel-Halit Ergenç çifti Bebek Parkı'nda piknik yaparsa pek tatlı bulunur çünkü orası Bebek'tir. Bu algı işi gariptir.
Ünlü kişi halk plajından denize girer, kimseler inanamaz. Pazardan alışveriş yapar, bir de torbalarını kendi taşır, sen şu işe bak da şaşır!
Bakın laf aramızda kalsın; ben bu ünlü kısmının taze simit ya da kornet dondurma görünce çocuk gibi sevinenini bile gördüm.
Şok şok değil mi!
Dün Bodrum'a yerleşen şarkıcı Zeynep Casalini'nin vegan yemekler yapan bir kafe açtığı haberini okudum. Haberde tabii ki ne vardı; şaşkınlık.
Zeynep Casalini'yi restoranında çalışırken görenler ne yapacaklar, çok şaşırmışlar tabii!
Yahu kadın zaten böyle rahat ve kafasına göre bir hayat yaşamak için Bodrum'a yerleşmiş.
Bir Tarkan, bir Ajda Pekkan edası / iddiası taşımıyor. Şarkısını söylüyor, yaşamına devam ediyor. Bunda şaşılacak ne var?
Yeri gelmişken; metroya, otobüse, vapura binmek de son derece medeni bir hareket.
Hollywood yıldızları da bunu yapıyor.
Yani flaş flaş gelişmelerin tükenmediği hayatımızda şaşıracak daha birçok şey varken, şaşkınlık hakkımızı burada kullanmayalım diye yazıyorum.
Eline sağlık Zeynep Casalini, en kısa zamanda gelip vegan burgerini yerim.