Diziyi al, göğsünü gere gere Netflix'e koy, öyle başarılı esasen... Çekimleri, görüntüleri, müzikleri, oyunculukları, ışığı, montajı, kostümleri, sanatı dört dörtlük.
Belki de Türk dizi tarihinin en iyi çekilmiş dizisi. Bu kulvarda seviyeler atlatan, dönem açacak bir iş...
Onur Saylak yönetiyor; genç edebiyatçı Hakan Günday, roman dünyasından dizi âlemine sürpriz bir geçiş yaparak senaryosunu yazıyor. Haluk Bilginer ('Agah'), her karesinde döktürüyor. Cansu Dere ('Nevra'), Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Hümeyra, Müjde Ar...
Öyle bir kadro yani...
Dizi yayına girer girmez, tüm dizikolikler izlemeye başladı tabii. Ben de pazartesi akşamı heyecanla Puhu TV'de bekleyen üç bölümünün ikisini peş peşe izledim.
Sırf çekimleri, montajı, ışığı, müzikleri için yerlere göklere koyamamak isterdim ama maalesef senaryonun ağzımda bıraktığı derin tatminsizlik, ekşilik, yarımlık hissinden, biraz da 'Yine mi senaryo krizi?' üzüntümden kurtulamadım.
Hakan Günday sıra dışı bir kalem, doğru ama sinema dünyası, roman misali değil. Acilen karakterlerin dolması, doyması, seyirciye gümbür gümbür sıçraması lazım.
Polisiye türündeki 'Şahsiyet'in tüm artılarının yanındaki tek ve de en büyük eksisi bu.
İki bölüm geçmiş, daha ben başrol 'Agah' (Haluk Bilginer) ile gerçekçi bir bağ kuramamışım. İki bölüm geçmiş, ben cinayet bürosundaki tek kadın polis ve diğer başrol 'Nevra'ya (Cansu Dere) sıkı sıkı sarılamamışım.
Böyle mıy mıy tabir edilen bir karaktere bel bağlayamam ki... Kim, neyi, neden, hangi motivasyonla yapıyor, ortada sahiden ne dönüyor; amacımız, yolumuz ne anlayamamışım.
Çekimlere hayranlıkla bakarken, hikayenin seyirciyi yarı yolda bırakması, 'Sen kafana göre hayal et artık, tut ucundan' demesi büyük açık yani.
Ama eminim, önümüzdeki bölümlerde telafisi yapılacaktır.
Böyle bir ekipten kolay kolay vazgeçemem.
'Şahsiyet'i izlemenizi de tavsiye ederim.