İlişkilerde kuraklığını çektiğimiz konular listesi hazırlasam ilk sıraya 'sabır' yazardım. Sanırsınız topluca sabır alerjisi geçiriyoruz.
Kimsenin kimseye gram tahammülü yok. Nerede trak orada bırak. 'Telefonumu açtın, açmadın' tartışmasından bile büyük aşkımızdan ayrılabiliyoruz. Karşılıklı oturup adam gibi konuşarak sorunlarımıza çözüm aramak mı?
Saçmalamayın lütfen. Kim çeker o yüzleşme dakikalarını; biz topuklamayı seçiyoruz.
Ama sorsalar çok seviyoruz, aşığız, kumrular gibiyiz.
Yalan!
Aşık olduğumuz yegane şey; kafamızdaki ihtimaller, yerine getirilecek görevler, kalıplar ve diğerlerine kendimizi mükemmel gösterip puanları toplayabilmek. Yani başkalarına bakmaktan kimsenin sevdiğine baktığı, onu anlamaya çalıştığı yok. Sevgili için emek veresimiz yok. Çoğumuzunki ilişki değil, ilişmek.
HEM TATLI, HEM ACI
İstediğin gibi olmadı mı; çek sifonu, kanalizasyona gönder.
Şartlar sıkı bir mücadeleyi mi gerektiriyor; ne uğraşacaksın, bırak gitsin.
Kafandaki ideal sevgili gibi davranmıyor mu; o zaman o kaybetsin. Sevgisiz sevgililer, aynalara hayran gösterişçi çiftler, inançsız aşklar, intikam alırcasına sevişmelerle dolu dört bir yanımız.
Her şeye rağmen el ele olmak, omuz omuza durmak, kusurlarıyla, eksikleriyle, korkularıyla, başarısızlıklarıyla birini sevmek/ sevilmek hayal gibi.
Oysa budur tüm yalnızlığımızın, yorgunluğumuzun sebebi.
GÜLDÜRÜP AĞLATIYOR
Bugün vizyona hem tatlı, hem acı bir aşk film girdi. Özge Özpirinççi ve Buğra Gülsoy'un başrollerinde oynadığı (son yıllarda birbirilerine en yakışan ikili), Buğra Gülsoy'un senaryosunu yazdığı, Andaç Haznedaroğlu'nun müthiş bir estetikle çektiği film 'Acı Tatlı Ekşi'.
Şimdi fazla kopya vermek istemem ama film 'Aman da ne şeker bir çift, ne çocuksu bir aşk' derken bir anda hayatı, aşkı, bizim aşka bakışımızı, gerçek sevginin ne anlama geldiğini ve bizim bundan haberimiz olup olmadığını düşündürtmeye başlıyor. Tam gülerken de zırıl zırıl ağlatıyor.
Ve seyirciye 100 puanlık uzman sorusunu soruyor: 'Her şeye rağmen yine de onu sever miydin?' Hadi bakalım, cevaplayabilirsen cevapla...
Ama bu soruyu kulak ardı etmen imkansız, onu da söylemek isterim ve bir de ter köşeden şunu sormak isterim: Hani sen bu kadar bencilce davranıyorsun ya, şıp diye gemileri yakıyorsun ya, aniden burun kıvırabiliyorsun ya; söylesene her şeye rağmen sevilmek istemez miydin?