Olmaz olmaz demeyeceksin! Benim başıma gelmez hiç demeyeceksin! Hayat o kadar sürprizli, o kadar değişken, o kadar planlarını alt üst edebilen bir şey ki... Buyur işte, 30'a bir kala babamın ortanca kızı oluverdim! Sen 29 yıl ailenin en küçüğü ol, seni Neco'nun küçük kızı diye tanıştırsınlar (tabii o muhabbet 4-5 yıl önce kapandı ya, neyse) şimdi bir sabah aniden ortancalığa terfi et! Espri bir yana, bütün yaşananlar diğer yana. Kırgınlıklar, tartışmalar, anlaşılamamalar çöpe. Aylar önce bir kardeşimin olacağı haberini aldığım geceyi hatırlıyorum. Yanımda çok sevdiğim biri vardı. Ben şaşırmış, gözlerimi devirmiş otururken ellerimi tutup büyük bir şefkatle "Ayşe, inan çok seveceksin onu, her şey değişecek göreceksin" demişti. Ne garip, kırk yılda bir dediği tuttu onun (bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir hesabııı)... Bak gördün mü kızım Ayşe artık her şey değişti işte... Çünkü Leyla geldi. Sözde, eğer benim kızım olursa adını Leyla koyacaktım. Benim çocukluk arkadaşım Leylam gibi bukle bukle saçları, kocaman gözleri ve muhteşem gülüşü olacaktı... Benim Leyla'nın yani...
DİKİŞ TUTTURAMAZSAN...
Ama hayat! Bu kadar sallanırsan, ilişkilerinde bir dikiş tutturamazsan, tutması imkansızları seçersen, Leyla kardeşin oluverir. Şimdi gel de sevme onu. 11 Kasım'dan sonra her şey başka bizim için. Hayatımızda artık küçücük bir Leylamız var. Üstelik o da benim gibi bir Akrep. Hani merak ediyorlar ya, diyeceğim şu: Leyla'nın ömrü çok güzel olsun, dolu dolu geçsin, ailesi yanında kalsın, babası ona ne kadar özel olduğunu hep hissettirsin. Bizim gibi çok mutlu bir çocuk olsun inşallah! Hoş geldin Leyla. Beni bu yaşımda abla yaptın ya alacağın olsun.