Pek sevgili okur, alın size uzmanlık sorusu: Hayatta dostlarımıza, sevgilimize ve diğer her şeye, herkese karşı 'sahici' mi olmalı, dibine kadar gerçek mi davranmalıyız? Hani içimizden geldiği gibi konuşup, duygularımızı dile getirip, hislerimizin peşinde mi koşmalıyız? Yoksa bazen numaralar çekip, olmadığımız o 'cool' kadınlığa oynayıp, diğerlerine, kurallara göre mi oynamalıyız? Hangisinin sonunda mutluluk var? Sahiciliğin mi? Yoksa nabza göre şerbetçiliğin mi? Tam bunları düşünür, taşınır fena halde kaşınırken pazar sabahı karşıma Deniz Seki röportajı çıktı. Dört nala konuşmuş, 'Kim ne der?' diyarlarında dolaşmamış yine. Çok şey yaşadı Deniz. Tamam! Kendi seçimiydi... Aşık oldu, çok sevdi ama sevdiği adam evliydi... Biz bu üçgeni iştahla izlerken, o hangi duygu karmaşalarından geçti, uzun saçlarını tel tel yolası mı geldi, nasıl direndi bilemeyiz!
ONUN YERİNDE DEĞİLİZ
Tabii ki hiçbirimiz evli adamın sevgilisi durumuna düşmek istemeyiz. Hatta mümkünse düşmeyin bence tutun kendinizi. Kızabiliriz Deniz Seki'ye, 'Adam mı kalmadı' tadında cümleler kurabiliriz. Ama dedim ya, onun yerinde değiliz. Bir de kocam olmadan asla inadındaki Nazire Ablamız var elimizde. Aradan çekilmeyen, her türlü zorluğu çıkaran Nazire. Onun da çektiklerini, sebeplerini bilemeyiz. Ve Hüsnü! O da iki kadını aynı anda idare eden erkek gibi geliyordu bize. Çoğu zaman o müthiş demeçlerinden bunu çıkartmaktan başka şansımız yok! Kusura bakmasın. Peki gerçekte ne oluyor? Deniz Seki anlatmış Ayşe Arman'a... Nazire'yle eşofmanlarını giyip Hüsnü'ye gitmişler. Vayy! Şok! Şok! Şok! Hiç ses yükseltmeden, kavga etmeden konuşmuşlar. Özürler dilenmiş, şartlar ortaya konmuş. Hüsnü karısına "Boşanmamızın sebebi Deniz değil!" demiş üstüne basa basa. Beni iki şey aldı diyar diyar sürükledi bu röportajda. 1. Deniz'in "Herkes şartlarını sundu ama benim şartım yoktu. Sadece Hüsnü'nün ne söyleyeceğini görmek istedim" demesi... Aşkta şart olmaz diyor yani! Bunu sevdim! 2. Aylardır ona "Seni metres bırakacağım ey zilli kadın" diye avaz avaz bağıran Nazire Şenlendirici'yi bu röportajla gözümüzde başka bir yere taşıması. Bunu daha da sevdim! Her şeyin farkında olmasını Nazire'nin hakkını Nazire'ye vermesini yani.
ÇİFTE STANDART
Bu arada salı günkü yazısında arkadaşım Rahşan (Gülşan) Deniz Seki'ye evli bir adamla beraber diye televizyonda iş verilmediğini yazmış. Süpermiş! Hüsnü Şenlendirici neden bir yarışmada jüri üyeliği yapıyor o zaman? Bu ne çifte standartlar dünyası? Çiziktirdim ya Deniz Seki'ye kızabilirsiniz ama bir kere yeni albümü 'Sahici'yi dinlerseniz anlayacaksınız. Çünkü ben öyle anladım! Aşkın peşinden koşmuş, inanmış, pişman olmamış, icabında acısını da çekmiş, aşk için ölmeli aşk o zaman aşk demiş, kalbinin sesini dinlemiş bir kadın göreceksiniz. Bu hikayede yine herkes haklı! Nazire de, Hüsnü de... Ama Deniz sahici! Mutlu mu? Bilemiyorum... Sanmıyorum... Fakat onun bu 'her şeye rağmen sahiciliğini' seviyorum. Korkmamasını, açık açık konuşmasını takdir ediyorum. Umarım tez zamanda bu 'arkası yarın' biter. Yazının başındaki soruma gelince. Onun cevabını hala bulamadım. Bulursam ne ala.