Eli yüzü düzgün bir güzellik yetmez! Daha güzel, daha güzel, daha güzel olmalıyız! Yaşlanmak mı? Ay o nasıl söz öyle! Kırışmak kanserden beter vallahi. Genç değilsek biz kadınlar bir hiçiz, eksiğiz ya... Değerimizi aynadaki diriliğimiz belirler ya... Bu tuzağa düşmeyen kaç kadın kaldı merak ediyorum doğrusu. Artık mutfak parasından ayırıp estetiğe gidiyor kadınlar. Yüz gerdirme, botoks, vitamin iğneleri, anında kaş kaldırma, gözaltı torbalarını şipşak aldırma; artık estetik cerrahi dünyası ne verdiyse. Sonucunu düşünmeden şuursuzca güzelliğe doğru koşuyoruz. Bazen de 'dan' kafayı duvara tosluyoruz. Son estetik olayımız ne? Sabahların Sultanı Seda Sayan olmuş estetik kurbanı! (Geçmişler olsun) Gözaltı torbalarından kurtulmak isterken sokağa çıkamaz hale gelmiş. "Asosyal oldum, doktorum beni mahvetti, sokağa çıkamayacak hale geldim" diyor Sayan. Öncelikle estetik operasyonlarla evrim geçirmiş ünlüler hâlâ "Vallahi hiç ameliyatım yok, hepsi orijinal!" çektikleri bir ikiyüzlülük dünyasında Seda Sayan'ın dürüstlüğünü ve cesaretini ayakta alkışlıyorum.
KENDİMİZİ SEVSEK...
Helal olsun! Çıktı söyledi, doktorun ismini de verdi. Köşe yazarı Ayşe Brav'ın da başına başka bir estetik katliamı geldi geçen aylarda. Hatta Vatan'daki köşesinde yazdı Ayşe. Karın gerdirme ameliyatı yaptırdı. Ameliyat hatalı çıktı, bir daha, bir daha derken şu anda karnına bakılamayacak durumda Ayşe'nin. Fena bunalımda. Tamam! Çok başarılı estetik ameliyatlar yok mu? Var maşallah! Ama bu işin daha kolay bir yolu daha var gibi gibi. Ayva göbeğimizi, kırışıklıklarımızı, gözaltı torbalarımızı, düşmüş memelerimizi yani hayatımızın izlerini yani; kendimizi sevmek sanki. Çok mu zor bacım?