Anlat Ali Poyrazoğlu, anlat! Ağzından bal damlamak, izle izle doyamamak budur! yalan söyleyeyim tiyatroya iki adım ileri adım geri şeklinde zorla gidenlerdenim. Biri "Ayşe gel bilmemne oyununa gidelim" dedi mi her defasında göğsüm sıkışıyor. Sanki ikinci yarıyı göremeden sıkıntıdan düşüp bayılacakmışım gibi geliyor. Şimdi kapıları çarpıp duracaklar sonra kapılar sallanacak. İçimi 'ay dekor düştü düşecek' korkusu saracak. Bitmek tükenmek bilmeyen cümleler kuracaklar, yüreğimi kıyacaklar. Gözüm sürekli saatime takılacak. Bitse de gitsek! Oysa ben eskiden küçüktüm, tiyatroyu çok severdim. Hele Ferhan Şensoy'u, Adile Naşit'i, Ayşen Gruda'yı, Zeki Alasya-Metin Akpınar'ı daha çok severdim. Sonra büyüdüm sinemacı kesildim. Kestirenler utansın mı acaba? Neyse salı akşamı 'gitmeli gitmemeli mi?' derken baktım gidivermişim Sanat'ta Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'na; 'Ben Eskiden Küçüktüm'. Arkalardan bir koltuğa kuruldum, kaçması kolay olsun hesabı. Aaa! Kaçamadım valla, yapıştım kaldım koltuğuma. Stand-up tadında öyle güzel anlattı ki Ali Poyrazoğlu. "Satıyorum satıyoruuuum. Anıları, perdeleri, tiyatronun tozunu satıyorum" dedi. Tiyatroyu nasıl sevdiğini anlattı. Aziz Nesin'in daktilosunu sattı, tiyatro perdesini sattı, İsmet Ay'ın makyaj çantasını sattı, koltukları sattı... Hem sattı hem müthiş anılarını anlattı. Tiyatroyu anlattı; Zeki Müren'i, Müjdat Gezen'i, Hümeyra'yı anlattı. Palyaçolar, kuklalar, dansçılar vardı. 'Ben Eskiden Küçüktüm' tek derste tiyatroyu sevdirme oyunu gibiydi. Gidin de Ali Poyrazoğlu sahnenin tozunu üstünüze üfleyiversin bari!