XLarge yazarımız Rahşan'a müjde! Bugünden tezi yok, çok sevdiği çikolatadan mahrum kalmak zorunda değil. Çünkü yılların 'diyet düşmanı çikolatası' sizi şişmanlatmayabilir. Canınız çok çekince, burnunuzda tütünce küçük kaçamaklar yapılabilir. Nasıl mı? Çikolatadan önce bir kase mercimek yemeğini mideye indirerek. Ya da çikolatayı tam buğday, çavdar ve kepek gibi ekmeklerin yanında tüketerek. "Haydaaa! Bu da nereden çıktı, saçmalama Ayşe, duygularımızla oynama Ayşe" demeyin de devamını dinleyin. Öncelikle bu süper bilgiye nasıl ulaştığımı çiziktireyim. Şimdi bende son günlerde bir iç çekilmesi, el ayak kesilmesi, sinirlilik hali, ayılıp bayılmadır gidiyor. Allahım bana neler oluyor? Sonunda dayanamadım tahlillerimi yaptırdım. Dediler; çağımızın en büyük problemi hipoglisemi sizde de var! Ana! "İyi de sayın doktorum Ender Saraç, hipoglisemi de ne?" Şimdi cümlemiz, doktorların rafine un ve rafine şeker tabir ettikleri, beyaz un ve şekeri löp löp götürüyoruz, soframızdan eksik etmiyoruz ya (bkz: francala, beyaz makarna, kek, şuruplu tatlılar...), hah işte bu süper lezzetli gıdalar hipoglisemiye sebep olabiliyormuş. Çünkü rafine gıdalar bağırsaklarda hızla emilip kana karışır ve bu da kan şekerini hızla yükseltirmiş. Hal böyleyken pankreas da kan şekerini düşürmek için aniden bol miktarda insülin salgılamaya başlarmış. Salgılarsa, salgılasın değil tabii. Çünkü fazla ve ani insülin salgılandığı için yemekten 2.5-3 saat sonra açıkta insülin kalıyor. Ve kan şekeri birden ve hızla düşmeye başlıyormuş. Bunun sonucunda kişi kan şekerini birden yükseltecek yiyeceklere yönelirmiş. Bu bir döngü yani. Kan şekerini hızla yükselt, telafi etmek için de hızla düşür. Sonuç; erken yaşlanma ve ileri dönemde şeker hastalığı... Buradan tüm okuyucuyu uyandırayım; özellikle yemeğin üstüne tatlı, keki unlu tatlı, kuru incir, kuru üzüm, pekmez gibi besinleri tüketmek çok sakıncalı! Ayrıca Dr. Ender Saraç, "Yemekte tatlı meyve suları, tatlı kolalı içecekleri içmek kadar sakıncalı bir şey yok" dedi. Çünkü bunlar da kan şekerini hızla yükseltirmiş. "Peki ya taze sıkılmış portakal suyu?" Portakal suyunu taze sıktırmak marifet değil, posasıyla içmek marifetmiş. Çünkü posalı meyve suyu daha yavaş emilirmiş. Peki bu etrafta kol gezen hipogliseminin belirtileri neymiş? Sinirlilik, huzursuzluk, gece uykudan uyanıp buzdolabından tatlı aşırma (ki kendisi çok kilo aldıran bir eylem. Yatak başında bulundurulacak bir bardak light sütü lıkırdatmak ise bu eyleme karşı tek önlem), titreme, içte fenalık hissi, halsizlik, panik atak geçirdiğinizi zannetme, uyku hali, esneme, inip çıkan enerji hali, çarpıntı, baş ağrısı ve tansiyon düşüklüğü. Tabii bu belirtilerin hepsi bir arada siz de bulunacak demedik, birkaçının varlığı doktora müracaata yeter. Dr. Ender Saraç "Hipoglisemiden korunmak için kompleks karbonhidratlara yönelmek gerekir" dedi. "Kompleks karbonhidratlar da ne Ender Bey?" Tam buğday ve türevleri, bulgur, bol kepekli gıdalar. Ayrıca mercimek, nohut ve börülce gibi (kuru fasulye hariç) lifli çeperli gıdalar tüketilmeliymiş. Yemek yavaş yavaş, oturarak ve çok çiğneyerek yenmeliymiş. Offf hep aynı nakarat, mecburuz yani şu yavaş yeme işine... Dr. Ender Saraç bana bir hipoglisemi hastası olarak nasıl beslenmemi anlatırken, laf döndü dolaştı çikolataya dayandı. Ben çikolatanın yasak, tü kaka olduğuna o kadar eminim ki, ucundan bile yemeği aklıma getirmiyorum. Meğer getirebilirmişim. Dr. Ender Saraç "Önden ilerleyişini yavaşlatacak bir şeyle çikolatayı yiyebilirsiniz. Böylece çikolatayı uzun sürede hazmedersiniz ve kana şekerin karışması yavaşlar" dedi. "Peki bunu nasıl yapacağız?" diye sordum. "Çikolata yemeden önce ya bir kase mercimek yemeği yiyin. Ya da çikolatayı bir parça çavdar-kepek ekmeğinin üzerine koyup tüketin" dedi. Yalnız tüm bunlar ara öğünlerde ve yavaş yavaş yenmeliymiş. Yemek üstüne ve tok karnına asla çikolata yenmemeliymiş. Hani siz de 'Çikolatam olmadan asla' diyorsanız ve şişmanlamak, sağlığınız bozmak istemiyorsanız, paylaşayım dedim.