Bodrum Gümbet'te sahne alan Demet Akalın, kendisine gönderilen şampanyayı garsonun başından aşağı döktü. Ortalık ayağa kalktı. Kimileri durumu hiç önemsemedi, kimileri nefret kustu. Herkes bir şeyler söyledi. Demet Akalın da sonunda çıkıp "Düne kadar bunlar vardı, bana gazino kültürünü öğretmeye kimse kalkmasın, boş yapmasın" dedi.
Gerek gazino kültürü gerekse gece hayatında bugüne dek çokça ilginç olay yaşandı. 1960'lardan 1990'lara kadar Türkiye'nin en önemli eğlence kültürü gazinolardı... Gazinoların kendine has kuralları vardı. Assolistten önce kimin sahne alacağı assolist tarafından belirlenir, onun izin vermediği isim kapının önünden bile geçemezdi. Eski kabadayılar gelen hesabı az bulup racon gereği yükseltirdi. O döneme dair Engin Ardıç bir yazısında gazino kültürüyle ilgili şu bilgileri vermişti:
"Faça masa tabir edilen ön masalara oturtulduysan, masanın üzerinde ne varsa ödemeyi olduğu gibi kabul edeceksin. 'Kaldırın bunları' şeklinde bir cümle kuramazsın. Kabadayılıkta da gelen hesabı az bulup geri göndermek ve daha kabarık hesap istemek esastır! Kadınlarla konuşurken kafa kaldırılmaz, gözlerine bakılmaz. Bakarsan, bu 'iş koymak' anlamına gelecektir. Beğendiğin bir erkek sanatçıya, yanında mermileriyle tabanca hediye etmek çok olağandır. Assoliste gönderilen çiçeklerin hepsi sahneye çıkarılmaz, bu işle görevli ayakçı tek bir buket seçer, üzerine bütün çiçek gönderenlerin listesini önem sırasına göre yazıp yapıştırır ve bu liste mutlaka ve mutlaka ve mutlaka sahnede okunur."
AYAKKABIDA İÇKİ
İlginç hadiseler de yer aldı süreç içerisinde; sahnedeki assolistin ayakkabısından şampanya içmek, assolistin kafasından aşağıya güller dökmek, mekanı kapatıp sadece kendine müzik ziyafeti çekmek gibi...
Mesela Zeki Müren sahneye çıktığında garsonlar servis yapmaz, gazinoda bir tek çatal bıçak sesi bile duyulmazmış. Sanat Güneşi bu şekilde saygı duyulmasını istermiş.
Sonrası yıllarda da eğlence hayatında hep ilginçlikler para etti. Mesela yüzyıllardır Japon elitleri tarafından uygulanan, suşilerin çıplak kadın vücudu üzerinde servis edilmesi sanatı Nyotaimori, bir ara İstanbul gece hayatında çok konuşuldu. Çıplak kadın vücudundan suşi yeme olayı epey gürültü koparmıştı.
ŞAMPANYA PATLATMAK
Tavernada tabaklar kırılıp sirtakiler yapıldıktan sonra bir dönem masalar da yanıyordu. Evet yanlış duymadınız, müşteri garsonu çağırıp servis örtülerini toplatıp masayı yakıyordu. İspirtoyla davul yaktıranlar bile olmuştu.
Hâlâ günümüzde devam eden 'şu kadar şişe şampanya gönderildi' klişesi popülerliğini hiçbir zaman kaybetmedi. Bülent Ersoy'un belli sayıda şampanya patlatılmadan içeceği kabul etmediği bilinir. En son Maslak'ta ise Hülya Avşar'a bir hayranı 200 şişe şampanya göndermişti.
Gece kulüplerinde iç çamaşırı defilesi de yer alırdı.
Sahnede ünlü popçular şarkılarını söylerken ünlü mankenler iç çamaşırları ile yürürdü.
Pizzacıda açılan gizli kapıyla içeriye girilen bir gece kulübü ise şişe açma, pahalı arabayla mekana gelme, loca tutma gibi eski adetleri rafa kaldırdı.
İşte "Para benim değil mi, tabağı da kırarım, masayı da yakarım" diyen müşterisinden "Şu kadar şampanya açtırmazsan sahneye çıkmam" diyen sanatçısına kadar birbirinden ilginç istekler, bir dönemin gazino ve eğlence kültürüne damga vurdu.