Şarkıcı İzzet Yıldızhan ile İzmir'deki evinde 9 çocuğuyla bir araya geldik. Yıldızhan, bayram için GÜNAYDIN'a verdiği özel röportajında; çocuklarıyla ilişkisi, bayram ritüelleri, sanatçıların giyim kuşamları ve hayata dair birçok konuda açıklamalar yaptı.
■ Çok yoğun çalışıyorsunuz. Ailenizle hafta sonu rutinleriniz var mıdır; kahvaltıda ya da yemekte buluşup sohbet eder misiniz?
Her ne kadar iş insanı ve sanatçı kimliğimle bilinsem de, ailem benim hayatımın merkezindedir. Yıllar önce daha sakin, stresten uzak bir hayat yaşamak için İzmir'e yerleştik. Benim sabahım, akşamım evlatlarımdır. Onlar benim bugünüm, yarınım... İş dolayısıyla ne zaman bir seyahat gerçekleştirsem özlemimi gidermek için sık sık telefonda görüntülü konuşuruz. Artık büyüdüler. İyi de arkadaşlarımdır evlatlarım. Çok çocuk dert değil, berekettir.
■ Çocuklarınızla neler konuşursunuz? Gün içinde yaptıklarını size anlatırlar mı?
Evlatlarımla bu zamana kadar aramızda gizli saklımız olmadı. Dediğim gibi baba-evlat ilişkisinin yanı sıra iyi de arkadaştır onlar benim için. Olumlu-olumsuz hiçbir şeyi saklamazlar benden.
■ Eğitimleriyle siz mi ilgileniyorsunuz?
Sadece eğitimleri değil, her şeyleriyle ilgileniyorum. Çocuklarımın eğitimlerine çok önem veriyorum. Muhakkak en az bir üniversite okuyup, yüksek lisans yapmaları tek arzum. Okullarını en iyi şekilde bitirsinler de istedikleri işi yaparlar.
■ Bayram size ne ifade ediyor? Bayramları geleneksel bir şekilde kutluyor musunuz? Büyüklerinizi ziyaret edip telefonla arar mısınız?
Bayram benim için maneviyatı, birliği, beraberliği, ailenin tüm fertlerinin bir arada olduğu, küslüklerin bittiği günü ifade ediyor. Ben gelenek ve göreneklerine önem veren bir aileden geliyorum. Bunu sürdürmek de benim en önemli görevim.
■ Bayramın ilk günü sizin için nasıl geçer?
Gün bayram namazıyla başlar bizim için. Evlatlarımla erkenden kalkıp namazımızı kılarız. O esnada evde sofra hazır olur. Malum kalabalığız. Büyük bir sofrada bir arada yemek yemenin duygusu başkadır. Daha sonra otelime geçer, çalışanlarımla ve dostlarımla bayramlaşırım.
■ Çocuklarınız büyüse de bayram harçlığı ritüelini devam ettiriyor musunuz?
Kesinlikle. Dediğim gibi ben gelenek ve göreneklerine önem veren bir insanım. En büyüğü Mustafa dahil olmak üzere bütün evlatlarım elimi öperler, harçlıklarını alırlar. Her ne kadar büyümüş olsalar da evlat başka bir şey. Tabii bende evlat, yeğen çok olduğu için bayramlar bana pahalıya patlar ama olsun. Bu ritüel devam edecek.
■ Yıllar önce "Sahneye çıktığımda bir ceketim bile yoktu, garsonun ceketini ödünç aldım, bir pantolon, bir kazak, bir ayakkabıyla bir kış geçirdim" demiştiniz. Bugün sahnelerinizde giydiğiniz pahalı ve tarz ceketler o günlere bir gönderme mi?
Hiçbir gönderme söz konusu değil. Ben şu an olması gerektiği gibi sahneye çıkıyor, olması gerektiği gibi yaşıyorum. Ama sorunuz beni duygulandırdı, eski günlere götürdü. Hiçbir zaman nereden, nasıl geldiğimi unutmam. O günlerden bu günlere gelmem Allah'ın bana lütfettiği bu sesim ve çalışma azmimle oldu.
TEK ARZUM VATANA MİLLETE HAYIRLI EVLATLAR YETİŞTİRMEK
■ Kalabalık bir aileniz var. Hiç çocuklarınız için gelecek kaygısı yaşadığınız oluyor mu?
Elhamdülillah olmuyor. Yıllar boyunca sadece ama sadece ailem için çalıştım, çabaladım. Şu an birçok şirketim var. Her ne kadar 9 evlat sahibi bir insan olsam da onların geleceği için her zemini hazırladım. Tabii onlardan tek isteğim tuğla üzerine tuğla koyabilmeleri. Ben insanlara iş, ekmek kapısı olabildikçe mutlu olan bir insanım. 700'ü aşkın kader birliği ettiğim insan var. Dilerim ki işlerin tam anlamıyla başına evlatlarım geçtiğinde bu 700'lük sayı 7 bin olsun. Geleceğe vatanına, milletine hayrı dokunacak bir nesil bırakmak tek arzum.
EVDE SON SÖZÜ BEN SÖYLERIM
■ Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl? Sizden çekinirler mi?
Onlarla yeri gelir eğlenir, yeri gelir birlikte çok güzel zaman geçiririz. Onlar benim istemeyeceğim bir şeyi gözlerimden dahi anlarlar. Her ne kadar arkadaş gibi olsak da baba kavramı onlar için başkadır. Babanın üstüne söz söylemezler.
■ Evdeki bütün kararları siz mi verirsiniz?
Yok, hayır ama son sözü benim söylediğim doğrudur...
BENİM İÇİN TEVAZU VE İŞİN MUTFAĞINDAN GELMEK ÖNEMLİ
■ Çocuklarınızı otelinizde çalıştırıyorsunuz. Ellerindekilerin değerini bilmelerini mi amaçladınız?
Kesinlikle. Ben kendimi bildim bileli çalışan ve üreten bir adamım. Gün geldiğinde şirketlerimin başında onları görmek tek arzum. Tabii bu onlara da bağlı. Yazın İzmir'deki otelimde çalıştılar. Öyle koltuğa oturayım, oldu bitti yoktur bende. Birincisi tevazu çok önemlidir benim için, ikincisi işin mutfağından geliyor olmak. Çıraklığını, kalfalığını yapmadığın hiçbir işin patronu olamazsın. O yüzden gerekiyorsa çamaşırhanede de çalışacaklar.
İKİ KİŞİYE İŞ VERMEKTEN ACİZ OLAN, BENİ ELEŞTİRİNCE GÜLÜYORUM
■ Sanat hayatınızın dışında iş dünyasında da birçok alanda faaliyet gösteriyorsunuz. Yüzlerce kişiye ekmek veriyorsunuz. Bu duruşunuz takdire şayan...
Benim vatanıma, milletime faydam yoksa, insanlara ekmek kapısı açamıyorsam, yazıklar olsun bana. Ben insanların hayatlarına dokunduğumda mutlu olan bir insanım. 2023'e kadar kader birliği ettiğim arkadaş sayımı 1000'e çıkarma arzusu içerisindeyim. Yanında 2 kişiye iş vermekten aciz insan beni eleştirince çok gülüyorum. Bu zamana kadar sahnelerden kazanmış ama boşa kazanmış bencil insanlar var. Ben onlar gibi olamam. Bu anlayış bana çok ters. Ben hayatlarına dokunduğum insanların hayır dualarıyla daha da büyüyorum.