Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERVE YURTYAPAN

Herkesin aşkı kendisine masal gibi gelir

Modern bir aşk masalını izleyiciyle buluşturan ‘Bir Gece Masalı’nın Kürşat’ı Gürkan Uygun, “Günümüzde hayat koşulları sert olsa da herkesin aşkı kendisine masal gibi gelir” dedi

Ünlü oyuncu Gürkan Uygun, atv'nin yeni dizisi 'Bir Gece Masalı'nda Kürşat Kilimci karakteriyle izleyiciyle buluşuyor. Uygun, ilk bölümüyle izleyiciyi ekran başına kilitleyen ve zirveye yerleşen dizinin başarısının; masalsı hikayesinden, birbirine uyumlu oyuncuları ile aksiyon, dram ve heyecan gibi tempoları barındırmasından kaynaklandığını söylüyor. Ünlü oyuncu ile diziyi, rolünü, özel hayatını ve hakkında bilinmeyenleri konuştuk.
'Bir Gece Masalı', ilk bölümüyle izleyiciyi etkisi altına aldı. Senaryoyu okuduğunuzda böyle bir etki oluşturacağını tahmin etmiş miydiniz?
Etkili olacağını düşünmüştüm. Tabii bu konuda anlatımın, renklerin önemi büyük. Yönetmenimiz çok iyi bir anlatım ve gerçekçi bir masal yakaladı. Senaryonun fazla aksiyonlu olması, renkli konuların işlenmesinin etki uyandıracağını düşünmüştüm.

KÜRŞAT, HIRSLI BİR ADAM

Sizce bu projede izleyicinin ilgisini çeken ne oldu?
Karakterler, oyuncular… Hikayenin anlatımı çok önemli. Çok farklı bir hikaye değil o yüzden farklı bakış açısı ilgiyi artırıyor.
Duygusal bir dizi ama bir yandan da aksiyon sahneleri dikkat çekiyor. Herkese hitap edecek bir proje mi oldu?
Duygusal sahneleri daha ağırlıklı. Aksiyon sahneleri derken bunlar bir duygunun aksiyonu da olabilir. Gerilim, korku, heyecan. Sonuçta süreler uzun, o süreleri belirli duygulara bölmek zorundasınız. İnsanları sıkmadan bazen tempo yapmak, bazen eğlendirmek zorundasınız. Senaristlerimiz bunları buluyor. Birçok işin seyri böyle yürüyor.




Modern masal diye tarif ediyor herkes diziyi. Hâlâ masal gibi aşklar yaşanıyor mu sizce?
Herkesin aşkı kendinin masalıdır. Günümüz koşullarında masallarımız sert olsa da, birçok sorunla baş başa olsak da herhalde herkesin aşkı kendisine masal gibi geliyordur.
Kürşat Kilimci, işadamı kimliğinin arkasında kanunsuz işler yapan bir adam. Siz nasıl anlatırsınız Kürşat'ı?
Kürşat Kilimci fazlasıyla hırslarına yenilen, kendini geliştiremeyen, belli bir yaştan sonra sahip olduğu malvarlığının üstünden hareket ederek işlerini yürütmeye başlayan, fark edilmek için kanun dışı yollara başvuran, çok da yetişmemiş bir karakter. Hayat Kürşat'ı biraz ıska geçmiş. Ama düzelecek diye ümit ediyorum. Özünde herkes tertemiz doğar. Hırsları ve cehaletiyle kirlenmesi onun suçu değil, özüne döneceğini düşünüyorum.
Karanlık işler çevirdiği Selim ile kızını zorla evlendirmeye çalışıyor. Canfeza kaçıyor. Peki bir baba olarak siz Kürşat'ın bu yaptıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok kötü, bir insan kızına böyle bir şey yapmaz.





UYUMLU BİR İKİLİ OLDULAR

Su Burcu Yazgı Coşkun, Burak Deniz son dönemin en beğenilen oyuncularından. Bu ikilinin bu kadar beğenilmesini, uyumunu neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle yeteneklerine bağlıyorum. Çalışkanlar ve şanslılar. Çünkü iyi bir hocaya denk düştüler. Maksimum performansı elde etti yönetmenimiz onlardan. Beraberinde de uyum geldi. Yakışıklı ve güzel bir araya gelince uyumlu oluyorlar.
"Sert bakmak için en iyi görüntü alabileceğim ve algısını canlandırabileceğim hayvanların kuşlar olduğunun farkına vardım" demiştiniz. Hâlâ rolleriniz için böyle bir çalışma yapıyor musunuz?
Dönem dönem böyle gözlemler yapıyoruz. Duygular canlılarda aynı diye düşünüyorum. Herkesin farklı reaksiyonları var. Bazen insanlardan, bazen hayvanların reaksiyonlarından faydalanıyorsunuz. Her türlü davranışı görebiliyorsunuz. Bize karakteri çıkarmamıza yardımcı olabilecek her türlü görüntü, ses bizim için malzeme. Böylece zihnimizi dolduruyoruz.
Sert karakterde de varsınız, dramda da, komedide de… Önemli karakterler canlandırdınız hâlâ size Memati diyenler de oluyordur…
Bazı izleyiciler için hâlâ öyleyim. Çok üstüme oturan, benlik bir karakterdi. Şanslıydım ki öyle bir karakter çıktı karşıma. 40 yılda bir gelir böyle roller. Bana, 40. yılımın başında denk geldi. Evet, bazı izleyiciler aradaki farkı görüp o değerlendirmeleri yapıyor. Onlarla da zaman zaman karşılaşıyoruz, benim için de çok hoş oluyor. Keyfim yerinde.





ÜÇ ÇOCUKLA HAYAT KEYİFLİ

Baba olmak hayatınızda çok şey değiştirdi mi?
Baba olmak hayatınızda birçok şeyi değiştiriyor. Alacağınız kararlarda, yapacağınız işlerde onlara uyum sağlıyorsunuz. Yavaş yavaş o değişime ayak uyduruyorsunuz.
Üç çocuklu hayat zor mu?
Üç çocuğa yetişebilmek tabii ki çok zor. Bu zamanda tek çocuğun sorumluluğunu almak, bir çocuk için geleceğe dair palanlar yapmak, sağlıklı bir birey olarak yetiştirmeye çalışmak çok zor. Tek çocuk böyleyken, 3 çocukta yaşananları siz hesap ediniz. (gülüyor) Ama çocuklarla hayat çok keyifli ve anlamlı…
Balım, Ateş ve Mavi. İsimlerinin sizin için bir hikayesi var mı?
Hikayeler hep eşimde. Çocukların isimlerini eşim Şebnem koydu. Balım, Ateş ve Mavi. "Kızım olursa Balım koyacağım" dedi. Ardından "Oğlum olursa Ateş koymayı istiyorum" dedi. Mavi de hem kız, hem de erkek için kullanılabilen bir isim.




ÇOCUĞUN VARSA ENDİŞELİ OLUYORSUN

Çocuklar dünyaya gelmeden önce daha cesur biriymişsiniz. Peki korkularınızı törpülemeyi başardınız mı?

Çocuğunuz varsa endişeli oluyorsunuz. Cesur bir babayım ama bir yandan da endişeliyim. Tabii her konuda çözüm üretiyorsunuz. Ben hayatımda her zaman çözümcül olmayı seviyorum. Ayrıca anneliğin babalıktan daha zor olduğunu düşünüyorum.
Büyük çocuklarınız izliyor mu dizilerinizi?
Çocuklar dönem dönem bazı işlerimi izliyor. Filmlerime denk geliyorlar.
Böyle bir şöhretin içinde kendi yaşamınızı, ailenizi bu kadar korumayı nasıl başardınız?
Özel bir çaba sarf etmedim. Çok fazla göz önünde bulunmayarak, röportaj vermeyerek ailemi korumaya çalıştım. Zaten her hafta rol aldığım projelerle ekrana geliyorum. Filmlerim var, yeterince göründüğüm için özel hayatımda göz önünde olmamaya çalışıyorum.




KÖYDE ODUN KIRIYORUM ÇUVAL TAŞIYORUM

"Hedefim tarlada su yolları açabildiğim, odun kırıp bahçede ateşimi yakabileceğim bir yere taşınmak" demiştiniz. Yaklaştınız mı hedefinize?
Hep yoğun çalışacağım galiba. Tabii bu süreçte de bahçede odun kırıyorum, ateşimi yakıyorum, çuval da taşıyorum. Koskoca bir köyümüz var. O köyde her yere gidiyorum. Meyve de toplamaya gidiyorum. Karşı ormana da geçiyorum. Eskiden daha sık yapıyordum, şimdi işlerim yoğun olduğu için daha az fırsatım oluyor ama yine de yapabiliyorum. Böyle de devam edecek gibi.

500 PLAĞIM VAR

Plak koleksiyonunuz varmış. Kaç plağınız var?
500 civarında plağım var. Daha çok Türkçe 45'likler. Longplaylarım var. Müzikaller de var. Eski Türk Batı müzikleri de… Ajda Pekkan, Tanju Okan, Timur Selçuk, Zeki Müren ve Behiye Aksoy gibi isimlerin plakları mevcut. Öğrenciliğimden beri topluyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA