Bale sanatçısı Tan Sağtürk, Devlet Opera ve Bale'sinin başına geçtiğinden beri yoğun bir tempoyla çalışmalarını sürdürüyor. Opera ve baleyi sevdirmenin dışında kurumu ileriye taşımak ve en önemlisi de uluslararası arenada tanınır hale getirmek için ekibiyle birlikte projeler üreten Sağtürk'ün vizyonuna bu kez ülkemizin en önemli kuruluşlarından olan Türkiye İş Bankası da inandı ve banka 100. kuruluş yılı kutlamaları kapsamında 21. Uluslararası Bodrum Bale Festivali'nin ana sponsorluğunu üstlendi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen, ülkemizden ve dünyadan bale ve modern dans topluluklarını sanatseverlerle buluşturan Uluslararası Bodrum Bale Festivali, bu yıl 3-21 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk ile İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'ın geçtiğimiz gün yaptığı işbirliği anlaşmasıyla ülkemizin iki köklü kurumunun güçlerini birleştirmesi sanat adına oldukça önemli. Ülkemizin ilk ve tek bale festivali olan Uluslararası Bodrum Bale Festivali'nin 2003 yılındaki açılış temsilinde balet olarak sahneye çıkan Sağtürk, 20 yıl sonra festivale genel müdür pozisyonunda hem de ev sahibi olarak katılmanın gururunu yaşıyor.
Festival kapsamında 6 eser 11 temsille sanatseverlerle buluşacak. Baş dansçılarının dünyaca ünlü yıldızlardan oluşacağı Kuğu Gölü Balesi'nin ilk kez Bodrum seyircisiyle buluşacağını söyleyen Sağtürk, "Bodrum seyircisi baleye doyacak. Bir gelenin bir daha gelmek isteyeceği bir program yaptık. Seyircinin teveccühü bizi çok mutlu ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı da çok büyük destek veriyor" dedi. İki köklü kurumun iş birliğinin uzun ömürlü olmasını diliyorum ve sabırsızlıkla festivali bekliyorum.
Ulusal jüri belli oldu
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 17-28 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek 43. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma filmlerini değerlendirecek jüri üyeleri belirlendi. 10 dalda ödülün verileceği festivalin Ulusal Yarışma jüri başkanlığını yönetmen, senarist ve yapımcı Aslı Özge üstlenecek. Ulusal Yarışma jürisinde oyuncu Merve Dizdar, görüntü yönetmeni Barış Aygen, sanatçı Halil Altındere ve müzisyen Ekin Fil yer alıyor.
İstanbul Modern'de yeni sergi
Dijital kültüre odaklanan 'Zamansız Meraklar' sergisi, İstanbul Modern Kısa Süreli Sergi Salonu'nda sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Güncel teknolojiler ve dijital kültürün, sanatçıların düşünce ve üretim biçimlerine nasıl yön verdiğini anlatan sergide 16 sanatçının eserleri yer alıyor. Küratörlüğünü Ümit Mesci ve Nilay Dursun'un üstlendiği sergi , 11 Ağustos'a kadar sürecek.
Annemden Kalan değişik bir oyun
Upuzun isimli bir oyun, 'Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı'... Geçtiğimiz kasım ayında 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında prömiyerini yaptığından beri takip ediyordum. İzleyenlerin çoğunlukla 'Sezonun en iyisi, mutlaka görülmeli' gibi olumlu yorumlar yaptığı oyunu, geçtiğimiz akşam yapımcı Sena Kurdoğlu'nun davetiyle izleme imkânı buldum. Ferdi Çetin'in yazdığı Kayhan Berkin'in yönetip Ayşe Lebriz Berkem, Nergis Öztürk ve Okan Urun'la birlikte rol aldığı oyun, farklı bir tiyatro deneyimi sunuyor. Tam ortada oyuna adını da veren, muhtemelen gül ağacından yapılan bir masa karşılıyor seyirciyi. Ardından oyunun yönetmeni anlatıcı olarak dahil oluyor ve yazmayı planladığı oyun hakkında bilgi veriyor.
Akademisyen olduğunu öğrendiğimiz bir kadının yazar annesiyle olan diyaloğu üzerinden oyun başlıyor gibi oluyor! Nişantaşı'nda eşyalarıyla kiraya verilmek istenen bir ev, ağaçların kesilmesinden rahatsız olmayan kadın, bir yazarın tuhaf çalışma odası, yandaki evin tüm duvarlarını yıktırıp stüdyo haline getirmiş bir ressam, arada arya söyleyip telefon çalma sesi çıkaran adam... Gerçeküstü bir ortam var sahnede. Yönetmen Berkin "Burada duralım" diye komut vererek bir anda giriyor sahneye. Brecht'e göndermeler yaparak, tiyatronun ne olduğundan, ne olmadığından bahsediyor. Seyircinin gerçeklik algısı yıkılıyor. Ben genelde içine girebildiğim, karakterlerle özdeşlik ya da hikayeyle empati kurabildiğim oyunları severim. Burada bir türlü oyuna giremedim hatta çoğu zaman anlamlandırmakta zorlandığım yerler oldu. Belli ki zaman, mekan ve gerçeklik algısını yıkmak, özellikle arzu edilen bir durum.
Dolayısıyla bu amacına ulaştığını rahatlıkla söyleyebilirim. Belki daha iyi anlayabilmem için birkaç kez izlemem gerekecek. Yine de klasik anlatı tarzından sıkılan, değişik arayışlar içinde olan tiyatroseverler için ilginç ve tecrübe edilmesi gereken bir oyun...