Son yılların yükselen yıldızı Derya Uluğ'un ilk solo albümü 'Nefes', müzikseverlerle buluştu. Biz de kendisinin bu büyük heyecanına ortak olmak istedik. Başarılı şarkıcı, sorularımıza son derece samimi cevaplar verdiği sohbetimiz sırasında, kendi yazdığı şarkılarla ilgili ilgi çekici bilgiler verdi. Kariyerinde her geçen gün daha da yükselen Uluğ, ikinci albümü yapmak istediğini de şimdiden bize çıtlattı.
Albüm hayaliniz nihayet gerçekleşti, hayırlı olsun. Önceki yıllarda albüm yapmanın riskli ve zor olduğunu söylüyordunuz. Şimdi nasıl hissediyorsunuz?
Üstümüzden bütün yorgunluğu atmış ve iyi hissediyorum. Sürekli yapmak istediğimiz ama dünyadaki çeşitli gelişmelerden dolayı ertelemek zorunda kaldığımız bir albümdü. Her şeyde bir hayır var. Ertelememiz belki de iyi oldu. Albüme başka şarkılar ekleme fırsatı bulduk. 3 yıl önce çıkarmayı beklediğimiz albümden eser kalmadı.
Sizin favoriniz hangisi?
Ben öyle bir ayrım yapamam. Çünkü iki şarkı hariç albümdeki tüm şarkıların yazarlığı ve besteciliğinde bulunuyorum. Hepsinin yazılması aşamasındaki duygular birbirinden çok farklıydı. 'Yürek mi Yedin' albümdeki en eski yazılmış olan şarkı. 2016'da yazdım, daha sonra da Asil (Gök) besteledi. 'Kahır'ı da aynı dönemde yazdım. Çok mutsuz olduğum bir süreçti. 'Kahır'ın sözlerini, duyguları yaşarken o an, arabada yazdım. Asil'le görüşmediğimiz bir süreçti. Stüdyoya gidecektim ve Asil'in de orada olduğunu öğrendim. Ağlamaya başladım, arabayı sağa çekip şarkının sözlerini kaydettim.
Sanatçıların acıdan beslendiği söylenir...
Acı besliyor. Kızınca da öyle hissederim. Birine kızınca bağırmam, içime kapanıp yazarım. Yazmak bana şifa veriyor. Çok mutlu olduğumda da yazarım. Genellikle bir şeyler fazla olduğunda yazılıyor. Sıradan duygularla vurucu şarkılar ortaya çıkmayabiliyor.
NEYSE DEYİP ŞARKI YAZDIM!
"Şu anda istesem yazamam" dediğiniz duygular mı yaşadınız? Mesela, insanlar 'Nabız 180'i söylerken, benim şarkıyı yazma anım aklıma geliyor. İzleyicilerle karşılıklı söylemek ve onların sesinden duymak, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel bir durum. Umarım albümdeki bütün şarkıları, dinleyicilerimle karşılıklı söyleriz. Şimdiye kadar yaptığımız tekli çalışmalarda çıkardığımız hareketli şarkılar var. Mesela onların çok farklı duyguları oluyor... Aslında arka planda ağır tempo için yazılmış o kadar çok şarkı var ki. İşte onları dinleyiciye sunabilmek amacıyla da albüm için çok sabırsızlandım. Albüm yapmadıkça ve yeni şarkı çıkarmadıkça elde çok fazla şarkı birikiyor. Albümdeki 'Neyse' şarkısı da özel. İnsanın boşvermiş bir halde 'Neyse' dediği anki ruh halini, yani yaşanmışlıklar üzerine yaşadığım hali yazdım. Kendi yaşadığım ya da etrafımda yaşanan bir olay, beni bu yönde etkileyebilir. 'Polis' şarkısı da öyle ortaya çıktı. Herkes polisiye bir olay bekliyor ama iki kişi arasında yaşanan bir aşkın diğer insanlar tarafından fark edilmesini anlatıyor. Şahit olduğum bir hikayeden esinlenip yazdım.
PAYLAŞMAYI İSTEDİĞİM BİRİKMİŞ DUYGULARIM VAR
"Birçok kişi bana albüm yapmama konusunda telkinde bulundu. 3-4 şarkı çıkarıp sonrasında bunu birkaç ay sonra tekrar etmemi önerdiler. İnsanlar beni hareketli şarkılarla tanıdı. Ben sadece o değilim ve bunu gösterebilecek bir yelpazem var. Yazdığım ve paylaşmayı istediğim birikmiş duygularım var. Bunu yapabilmek için albüme ihtiyacım var. Hızlı tüketime yenilmemek için tekli şarkılar çıkarıyoruz ama bazı şeylerin anlatılmak istendiği, albüm şarkısı olması gereken eserler var. Onlar tekli çalışmalardan çok daha kıymetli. O şarkıları dinleyenin amacı eğlenmek ya da keyifli zaman geçirmek değil. Belki dinlediği şarkı o kişinin bir anısına tercüman oluyor. Mesela 'Yürek mi Yedin'i dinleyen bazı dinleyicilerim "Sözleri tam da benim yaşadığımı anlatıyor" diyor. Bu albümde çok değerli müzisyenlerle çalıştım. Asil'i zaten bolca anlattım (Gülüyor) Aerro, Emrah Karakuyu, Metehan Köseoğlu, Celil Yavuz, Erhan Bayrak, Görkem Oker, Caner Güneysu, yeni nesilden çok yetenekli olduklarını düşündüğüm Direnç Utku Kaçmaz, Mert Ceylan... Emrah Karakuyu ile de muhteşem bir uyum yakaladık o da çok sevdiğim ve çalışmaktan mutluluk duyduğum bir insan."
HASTANENİN EVİME YAKIN OLMASI BÜYÜK ŞANS OLDU
Yaşadığınız talihsiz kazadan dolayı konser ertelemek zorunda kaldınız. Tekrardan geçmiş olsun...
O senaryoda olabilecek en iyi şekilde kurtuldum. Bunun için şükrediyorum çünkü başımın çok hassas bir bölgesini çarptım ve ciddi şekilde kan kaybettim. Derin bir yarık oluştu ve 6 dikiş atıldı. O esnada bilincim gitmiş. Eve yakın yeni bir hastanenin açılmış olması da büyük bir şanstı. Bir şekilde atlattım ama sonrasında ilginç şeyler oldu. O haldeyken sahneye çıkmamamı söylediler. Çünkü başımda bir basınç oluşmuştu ve çok şiddetli ağrılar vardı. Hayatımda geçirdiğim en zor 4 konser oldu. Sonrasında sahneye çıktım ve tam 'Nefes' şarkısını söylerken tesisat patladı. Ertesi gün aynı şarkıyı söylerken elektrikler kesildi. Sahnede 50'den fazla şarkı söylerken sadece o şarkıda elektriğin kesilmesi garip geldi. Bunların üstüne de son konserde yaşadığımız olaydan ucuz kurtulduk. Kolay göze gelirim ama o durumdan kurtulmak için kendimi motive ederim. Dualara sığınırım, bence bizi dualar koruyor.
HAYRANLARIM BENİ ŞAŞIRTIYOR
Hayranlarınızla aranız nasıl?
Senelerdir, katılımcı sayısı gittikçe artan bir hayran grubum var. Sürekli iletişim halindeler. Zaman zaman onların gruplarına dahil olup onlarla sohbet ediyorum. Çok uzun süre ayrı kalmamaya çalışıyorum ve paylaşımlarını takip ediyorum çünkü, kendi hayatları kadar benim hayatıma da önem veriyorlar. Telefonlarında kendilerinden çok benim fotoğraflarım olabiliyor. Bazen öyle şeyler paylaşıyorlar ki, ben de bile yok. Bazen çok uzak yerlerden konserlere geliyorlar.
SÜREKLİ DİP DİBE OLMAK BİZE UYMAZ
Yoğun çalışma temponuzda en büyük dayanağınız sevgiliniz Asil Gök. Şarkıları birlikte hazırlıyorsunuz. Aynı hayatı paylaşıyorsunuz. Bunun nasıl avantaj ya da dezavantajları oluyor?
Avantaj ve dezavantajları olabiliyor. İlişkimiz 8 buçuk yıla ulaştı. Dışarıdan baksam, 'Buraya gelemez' dediğim bir noktaya evrildik. Her geçen gün birbirimizi daha iyi anladığımız ve birbirimize karşı daha anlayışlı olduğumuz, özel alanlarımıza saygı duyduğumuz bir ilişkiye dönüştü. Bazen konserlerde sadece sahnede görüşebiliyoruz. Bazen 18 günlük turnede sadece 3 saat görüşüyoruz , o da sahnede. Stüdyoda da farklı işlerle uğraştığımız için görüşemediğmiz zamanlar oluyor. Sürekli dip dibe olmak bize uymaz, ikimiz de sıkılgan insanlarız. Mesela, yemek yemeyi istemediğimizde birbirimizi zorlamayız. İlişkimizin başlarında zorlandık ama yaş ilerledikçe daha sakin, ılımlı ve anlayışlı olduk. Asil de öğrenmeye çok meraklı biri. Birçok yönümüz çok zıt. Mesela ben çok disiplinliyimdir ve titizlik hastalığım vardır ama Asil rahattır, dağınıktır. Ama birbirimizi zaman içinde esnettik.