Bu haftaki yazımın konusu sanata dahil edilmeye çalışılan itici bir hareket... Geçtiğimiz günlerde Reyhan Karaca'nın konserinde LGBT bayrağı açmasından söz ediyorum. LGBT yazınca hemen bu duruma tepki verdiğim düşünülmesin, her kesimin hak ve hürriyetine saygım sonsuz... Benim eleştirim şu; Karaca'nın bu bayrağı temsil eden kitleyi sahnesinde onurlandırarak popülarite kasmaya çalışması...
Zaten 90'ların popüler yaptığı müzisyenlerin çoğunu anlamış değilim. Birçoğu 90'lar kafasından çıkıp yenilenen müzik sektörünün matematiğine kendini uyduramamakla beraber, hâlâ o dönemin PR zihniyetinden de kurtulamamış.
Şimdi birileri çıkıp "Sahne, sanatçının alanı, istediğini yapar" diyebilir. Bir yere kadar doğru! Sahne, 7'den 77'ye hayranlarınıza şarkılarınızı söyleyeceğiniz, sanatınızı icra edeceğiniz bir yerdir. Sahne, eski kafa PR hareketleriyle gündeme gelmeye çalıştığınız bir alan olmamalı. Ayrıca sanatçı, bir kesimin, bir rengin, ırkın, zümrenin, cinsiyetin temsilcisi de değildir.
MÜZİĞİNİZ ÖNEMLİ
Bir şarkıcının sahnede ne yapması gerektiğini söylemeyeceğim, buna benim kalemim yetmez. Ama ne yapmaması gerektiğini bir müziksever olarak rahatça söyleyebilirim. Müzik dinlemeye giden bir izleyici, sizin hangi düşünceyi savunduğunuzla ilgilenmez. Yeni nesil böyle ucuz, propaganda kokan, aşırı 'yaratıcı' hareketlerle değil, güncel sound'larınızla, görsel şovunuzla, yenilenmiş müzik tarzınızla, üretiminizle ilgilenir. Yıl 2022 olmuş, bu vizyonu hâlâ yakalayamamış zihinler var. Reyhan Karaca'nın da yaratıcılık konusunda bayrak açmaktan çok daha yetenekli olduğunu düşünüyorum. Gece gündüz çalışıp, nasıl daha iyi müzik yaparım diye kafa yorsa, mesleki anlamda çok daha başarılı olacağına ve ses getireceğine eminim
TRAP MÜZİĞE YENİ BİR KAN GELDİ
Bu hafta yeni yetenekler listemde bir erkek, bir de kadın şarkıcı ile tanıştıracağım sizi... İlk olarak Türk asıllı Muffassa'dan söz edeceğim. Uzun süredir genç yeteneklere önem veren ve onları müzik sektörü ile tanıştıran Blackflag Label'ın keşfettiği Türk asıllı Avusturyalı şarkıcı Muffassa'nın 'Severken' adlı şarkısını dinledim.
Bir dinleyici olarak çok beğendim, daha iyi çalışmalarla ileride adından sıkça söz ettireceğini umuyorum. Müziğin altyapısı ve tüm aranjesi ise Avustralyalı bir müzisyen olan Brain'e ait. 'Severken'in prodüktörü Emre Tuzla'yı da tebrik etmek istiyorum. Zira her yeni işin olağan riskleri vardır. Bu riskleri alıp doğru müziği doğru müzisyenler ile bir araya getirmek de büyük yetenek. Bu ekibi takipte kalacağım.
BANKACILIKTAN ŞARKICILIĞA
Bankacılık kariyerine müzikle devam etme kararı veren Nergis Kılıç, bu hafta köşeme taşımak istediğim bir diğer isim.. Öncelikle çok doğru bir karar aldığını söylemeliyim. Nergis'in şarkısı bana geldiğinde 3-5 kez dinledim. Eğitimin önemini her zaman savunmama rağmen müziğe olan doğal yeteneğin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettim.
Çiçeği burnunda şarkıcı, küçük yaşlardan beri müzikle uğraşıyor, besteler yapıyor. Sektöre ilk adımını da sözü ve müziği kendisine ait olan 'Bal Dudak' isimli şarkı ile yapmış. Şunu da belirtmeliyim; Nergis kendi doğal yeteneğini daha da fark edince, eminim çok daha iyilerini de yapacaktır. Bu ismi not ettim bir kenara. Takipteyim. Siz de listenize ekleyin.