Ah, Sevgililer Günü... Çiçeklerin fahiş fiyatlara satıldığı, çikolataların aşkın şekerle kaplanmış hâli gibi sunulduğu ve restoran rezervasyonlarının imkânsız olduğu o büyülü gün. Ama bu yıl bir etkinlik var ki, romantik komedilere taş çıkartır: Eski Sevgili Mezatı. Evet, yanlış duymadınız. Eski sevgilinizden kalan hediyeleri, anıları, hatta belki de kalbinizin paramparça olmuş metaforik kırıntılarını açık artırmaya çıkarıyorsunuz. Ne muazzam bir fikir! Bir zamanlar büyük anlamlar yüklediğiniz o kazak, artık bir yabancının dolabında yeni bir hikâyeye dönüşüyor.
Yastık altında saklanan bileklik? Artık bir başkasının kolunda... Bunu Freud görse, bilinçaltındaki yükleri fiziksel olarak boşaltmanın yeni bir türü olarak yorumlardı herhalde. Bu olay, sadece fazlalıklardan kurtulmak değil, aynı zamanda ruhani bir detoks. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, o eski sevgiliden kalan objeler bir şekilde evin içinde dolaşan gölgeler gibidir. Kolyeye bakarsınız, "Acaba beni hala stalklıyor mu?" diye düşünürsünüz. Kitap ayracına denk gelirsiniz, "Bunu alırken ne romantik bir sahne yaşamıştık" diye iç geçirirsiniz.
Artık yeter! Bazıları bu eşyaları yakmayı ya da çöpe atmayı tercih eder. Ama işin sanatsal boyutu varken neden yakasınız? Açık artırma işin içine biraz heyecan, biraz da ekonomik fayda katıyor. Kim bilir, belki de eski sevgilinizin verdiği o lüks saat, sizin için sadece zaman kaybını temsil ederken, bir başkasının 'vintage' koleksiyonunun yıldızı olabilir. Kimi insanlar bu eşyaları bedavaya vermek ister. Belki de enerjiyi nötrleyebilmek için... Haklı bir kaygı! Çünkü satmazsanız, atamazsanız, o negatif enerji dönüp dolaşıp yine size musallat olacak gibi hissediyorsunuz, değil mi? Öyleyse en iyisi toptan kurtulmak: Eski sevgiliden kalan her şeyi satın, satın, satın! Sonuçta, bu bir ayrılık ritüeli. Hem eski sevgiliyi hem de onun hatıralarını hayatınızdan açık artırmayla uğurlamak... Kim bilir, belki bu sayede yeni bir aşk için yer açarsınız. Ya da en kötü ihtimalle, en azından evdeki gereksiz eşyalar azalır. Ve belki hayatınıza biraz ironi katmanın keyfini çıkarırsınız.
Tarihi hamam 'Koku ve Kahve Müzesi' olacak
Edirne'de restorasyonu süren Gazi Mihal Hamamı'nın Koku ve Kahve Müzesi olarak turizme kazandırılacağını öğrendim. Bu tür yaratıcı müzeler, hem kültürel mirası yaşatıyor hem de turistlerin ilgisini çeken ilginç bir atmosfer sunuyor. Koku ve kahve gibi duyusal öğeleri bir araya getiren bu proje, sadece Edirne'nin tarihi dokusuna katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda şehri bir kültür ve deneyim merkezi haline getirecek.