Amerika Birleşik Devletleri'nde grev dalgası hız kesmeden devam ediyor. Bir bakıyorsun Hollywood senaristleri grevde, bir bakıyorsun otomotiv işçileri, şimdi de liman çalışanları.
New York'ta bu hafta yeni bir gündem vardı. İşçiler grevde, New York borsası düşüşte... "Herkes grev yapıyor, biz neden yapmayalım?" akımı mı bu bilinmez ama sektör ciddi anlamda şimdiden çok etkilenmiş durumda. Amerika'da grev kültürü artık bir yaşam biçimi olmuş. Bu grev furyası nereye varacak? İşte bu sorunun cevaplarını arıyoruz şu günlerde. Hollywood grevinin ardından şimdi de ülkenin önemli ticaret kapıları olan limanlar, büyük bir grevin eşiğinde. Doğu ve Körfez kıyılarındaki liman işçileri, 1 Ekim'de başlayacak grev için hazırlıklarını sürdürürken, limanlar kapanma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu grev, Amerikan ekonomisi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Liman işçilerinin grevi, konteyner yüklerinin ve otomobil sevkiyatlarının durmasına yol açacak. Tedarik zinciri zaten pandemiden bu yana zorlanırken, bu yeni kriz özellikle perakendeciler, imalatçılar ve ithalatçılar için maliyetli olacak. Grevin, ABD ekonomisine haftada 4,5-7,5 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra, lojistik sektöründe de ciddi aksamalara sebep olması bekleniyor. Biden yönetimi, bu sorunu çözmek adına devreye girse de grevin önüne geçilmesi zor görünüyor.
Sendika tarafı, işçiler için daha fazla güvence talep ederken, işverenler ise sendikayı müzakere masasına dönmeye çağırıyor. Liman işçileri, özellikle otomasyonun iş azaltıcı etkilerine karşı çıkarken, denizcilik sektöründeki kârlardan daha büyük pay almak istiyorlar. Liman işçilerinin başlatacağı bu yeni grev, ABD ekonomisinin temel taşlarından biri olan ticareti durma noktasına getirebilir. Her iki tarafın da uzlaşmaya yanaşmaması, ABD'nin gelecekteki ekonomik istikrarı açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.
HIZLI MODAYA KARŞI ZORUNLU GERİ ALIM PROGRAMI
Amerika gündemi sadece grevlerden ibaret değil elbette, tekstil atıkları da gündemdeydi. Neden diye sorarsanız, Kaliforniya çevre dostu bir adım daha attı bu hafta, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, moda endüstrisinde devrim yaratacak bir yasayı imzaladı: Giysi üreticileri artık istenmeyen kıyafetleri geri almak zorunda kalacak. SB 707 olarak bilinen bu yasa, sadece geri dönüşümle sınırlı değil; aynı zamanda tekstil atıklarına bakış açımızı kökten değiştirmeyi hedefliyor. Yasayı hazırlayan Senatör Josh Newman'a göre, bu yasa sayesinde her Kaliforniyalı, daha sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlama şansı bulacak. 2026 yılına kadar, giysi, ayakkabı ve ev tekstili üreten şirketler, bağış dükkanlarında toplama noktaları kurmak, geri gönderim programları başlatmak gibi çeşitli yöntemlerle 2030 yılına kadar istenmeyen kıyafetlerin geri dönüştürülmesini sağlayacak. "2030'a kadar, kullanılmayan tekstil ürünlerini bırakmak isteyen herkes için ücretsiz ve kolay ulaşılabilir noktalar oluşturulacak" diyen Newman, Kaliforniya'nın bir kez daha sürdürülebilir bir ekonomi inşa etmekte öncü olduğunu vurguladı.
İstatistikler ise durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor: 2021 yılında, Kaliforniya'da yaklaşık 1.2 milyon ton tekstil atığı oluştu. Tekstil atıklarının yüzde 95'i yeniden kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir olmasına rağmen, sadece yüzde 15'i bu sürece dahil edilebiliyor. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri ise hızlı moda olarak bilinen, sürekli değişen moda trendlerine ayak uydurmak için birkaç kez giyildikten sonra atılmak üzere üretilen düşük maliyetli kıyafetler. Başlangıçta moda endüstrisi bu yasaya karşı çıksa da, yapılan bazı düzenlemelerle tarafsız bir duruma geçtiler. Yasa, uyulmaması durumunda şirketlere ceza getirecek. SB 707'nin nihai hedefi, milyonlarca ton istenmeyen kıyafetin çöp sahalarına gitmesini engellemek, geri dönüşüm ve yeniden kullanım kültürünü yaygınlaştırmak ve hızlı modanın çevresel etkileriyle başa çıkmak.