Eurovision şarkı yarışması bu yıl gündemi iki yüzlü bir tutumla belirledi. Avrupa Yayın Birliği (EBU), Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasının ardından hızlıca düğmeye basmıştı ve Rus sanatçıları Eurovision Şarkı Yarışması'ndan men etti. Peki İsrail ve Gazze savaşı için yarışmadan beklenen reaksiyon geldi mi?
Tabii ki geldi! İsrail, protestoların gölgesinde Eurovision büyük finaline katılmaya hak kazandı. Avrupa Yayın Birliği EB, Eurovision Şarkı Yarışması'nın, dünyanın dört bir yanındaki izleyicileri müzik yoluyla birleştiren apolitik bir etkinlik olmaya devam ettiğini söylüyor. Ancak bu yıl, "apolitik bir etkinlik" olma iddiası altında gizlenen bazı soru işaretleri var. Tüm bu olanlar gerçekten de politikasız bir karar mıydı, yoksa EBU da biraz siyasetçi mi dersiniz? İşte burada İsrail devreye giriyor. EBU, Rusya'ya kırmızı kart gösterirken, İsrail'e 'Buyurun, efendimiz!' dedi bu sene. Eğer Eurovision gerçekten apolitikse, neden İsrail'e kapıları sonuna kadar açıyoruz da Rusya'yı dışarı çıkartıyoruz? Acaba İsrail'in müziği daha mı 'apolitik', yoksa EBU'nun siyasi tercihleri mi devreye giriyor, orası biraz muamma. Belki de bir sonraki yıl için Eurovision teması, "Politikası olmayan bir dünyada yaşamak" olmalı, ne dersiniz? Ama kim bilir, belki de politika, Eurovision'un en büyük yıldızıdır da farkında değilizdir, değil mi?
TV KANALLARI NE DİYOR?
Hatırlayacaksınız, İzlanda, Finlandiya, Norveç ve Hollanda gibi ülkelerdeki kamu kanalları Rusya'nın yarışmadan çıkarılması çağrısında bulunmuştu. Finlandiya, Rusya'nın katılması halinde Mayıs ayında Torino'da yapılacak yarışmaya temsilci göndermeyeceğini söylemişti. Bir yayın kuruluşu İsrail'in yarışmada yer almasına, eğer bir çatışmada taraf tutmak zorunda kalırsak, dürüstlüğümüze saygı göstermemiz zorlaşır' diye demeç verdi.
SERTAB'I ELEŞTİRENLER HAKLI MI?
2003 yılında 'Everyway That I Can' şarkısıyla Türkiye'yi Eurovision'da birinciliğe taşıyan Sertab Erener, 21 yılın ardından yeniden Eurovision sahnesine çıktı. Sertab Erener'in Eurovision sahnesine geri dönüşü, Türkiye için büyük bir gurur kaynağıydı. Ancak konser sırasında İsrail bayraklarının açılması, beklenmedik bir tartışmanın fitilini ateşledi. Özellikle, Erener'in savaşla ilgili barış mesajı vermemesi ciddi tepkilere yol açtı. Her ne kadar sanatçılar genellikle politik konulara dokunmaktan kaçınsalar da, bazen büyük platformlarda bir ses olmak ve barış gibi evrensel değerleri vurgulamak önemlidir.
Sertab Erener'in bu konudaki sessizliği, hayranlarının ve toplumun beklentileriyle gerçekten çatıştı mı? Eleştiri oklarının yönü doğru muydu? Bu konu tartışılmaya bir süre daha devam edecektir diye düşünüyorum.
SOBE SAKALLI BEBEK KORKU SEVERLERİ KIZDIRABİLİR
"Sobe: Sakallı Bebek" adıyla gösterime giren Mustafa Miraç Kaya imzalı korku filmi, seyirciyi çocukluğuna doğru karanlık bir yolculuğa çıkarıyor. Ancak film, isminin aksine tuhaf bir antipatiklik barındırıyor. Senaryosunu Kaya'nın kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği bu yapımda, Saadet adlı genç bir kadının çocukluğuna dönüp yaşadığı travmalarla yüzleşmesi ve kendini bir labirentin içinde sıkışmış olarak bulması anlatılıyor. Filmin temelinde yer alan fikir oldukça ilgi çekici olmasına rağmen, uygulamada eksiklikler göze çarpıyor. Öncelikle, filmdeki karakterlerin derinliği ve gelişimi yetersiz. Ayrıca, filmdeki korku unsurlarının da zayıf olduğunu söylemek gerek. Korku türü seven izleyiciler için yeterince gerilimli veya ürkütücü sahneler sunulmuyor. Bunun yanı sıra, hikayenin ilerleyişi ve sonuçlanışı da bir hayli tahmin edilebilir. Sonuç olarak, bu korku filmi, ilginç bir konuyla başlasa da, yetersiz senaryo ve korku unsurlarıyla izleyiciyi tatmin etmekte başarısız oluyor. Mustafa Miraç Kaya'nın yönetmenlik denemesi, belki de daha iyi bir senaryo ve daha güçlü bir korku unsuruyla desteklenirse daha başarılı olabilirdi.