Sanat, insan duygularını ifade etmenin, düşüncelerini aktarmanın ve hatta toplumsal olaylara tepki göstermenin güçlü bir yoludur. Bu yılki Venedik Bienali'nde İsrail'i temsil eden sanatçılar ve küratörler, sanatın bu gücünden yararlanarak Gazze'deki duruma dikkat çekmek ve tepki göstermek için cesur bir adım attılar. İsrail salonundaki sergiyi açmama kararı, Gazze'deki ateşkesin sağlanması ve rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma yapılana kadar alınan bir karardı. Bu karar, sanatın sadece estetik bir deneyimden ibaret olmadığını gösterdi.
SANATIN GÜCÜ BÜYÜK
Serginin açılmaması, bir tür protesto ve direnişin ifadesi olarak algılanabilir. Ancak bu duruş, sanatın sadece güzellik ve estetikten ibaret olmadığını, ziyaretçilerin ve dünya medyasının dikkatini Gazze'deki duruma çekerek, uluslararası toplumun bu konuda daha fazla bilinçlenmesine ve harekete geçmesine katkıda bulunabileceğini gösteriyor. Bienal, jeopolitik sorunların etkilerini daha önce de hissetmişti.
Güney Afrika'nın apartheid dönemindeki katılımını engellemiş ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini protesto etmek için katılımını geri çekmişti. Bu yıl da Rusya'nın katılım talebinde bulunmaması dikkat çekiciydi. Venedik'teki ulusal pavyonlar, ana sergiden bağımsız olarak kendi kararlarını alıyor. Bu durum, her ulusun kendi kültürel ve politik perspektiflerini sergileyebilmesine olanak tanıyor, ancak aynı zamanda tartışmalara da zemin hazırlıyor.
SOKAKLARIN İZLERİ BATUK'UN SANATINDA
Recep Batuk'un eşsiz ve çağdaş sanat dilini izleyiciye sunan ilk sergisi, sanatseverler için kaçırılmayacak bir deneyim vaat ediyor. Beyoğlu'nda bir galeride gerçekleşecek olan bu sergi, Batuk'un İstanbul, Miami ve İtalya'daki sanat çalışmalarının özünü yansıtan bir başyapıt olarak ön plana çıkıyor. Bu hafta hangi sanatsal etkinliği takip etsem diye düşünüyorsanız bu sergi tam size göre. Sanatçının yaşadığı ve kendisine ilham olan şehirlerin karşıtlıklarını ve benzerliklerini keşfetme arzusu, onun sanatında eşsiz bir atmosfer oluşturuyor. Sürrealizm, dışavurumculuk ve pop-art gibi farklı sanat akımlarından etkilenen Batuk, yağlı boya resimlerinde günlük hayatın sıradan konularını alaycı bir bakış açısıyla betimliyor. Bu betimlemeler, renk cümbüşü içinde izleyiciye derin hikayeler anlatıyor. 'Sokaklar ve İzlenimler' başlıklı sergi; Batuk'un karakteristik tarzını yansıtan bir dizi karşıt ögeyi dengeleyen kompozisyonlarla dolu. Sergi içeriği, Miami ve İstanbul'un sokaklarını gezen sanatçının gözlemlerine dayanıyor.
BİENALDE BERKSOY SÜPRİZİ!
Türkiyenin ilk kadın opera sanatçısı ve ressamı Semiha Berksoy'un eserleri, Venedik Bienali dahilinde ikinci kez sergileniyor. Berksoy, ilk olarak 2005 yılında Rosa Martinez ve Maria de Corral eş küratörlüğünde düzenlenen 51. edisyona dahil edilmişti. Berksoy'un yapıtlarıyla ilgili olarak şu bilgiler veriliyor: "Berksoy'un resimlerinde bir sembol olarak karşımıza çıkan 'kader çizgisi', otoportre ve portreleri başta olmak üzere çoğu yapıtında izlenir. Bu çizgi, tuval yüzeyini enlemesine bölen, genel olarak baş ve gövdeyi ayıran, kalın ve siyah bir kontur olarak ezeli ve ebedi bir zaman-mekana işaret eder. Kader çizgisinin baskın bir ifade ile ortaya çıktığı resimlerinde daha fazla annesi izlenir sanatçının. Çünkü, Berksoy'un hayatındaki en önemli figür olan annesi Fatma Saime Hanım'ı henüz sekiz yaşındayken kaybetmesi, onun hayata bakış açısının şekillenmesi ötesinde hayatta kalabilmek için sanata tutunmasında belirleyici olmuştur. Annesinin çok sevdiği renk olan eflatunu onun başının etrafında bir hare olarak resimleyen sanatçıya göre ölüm, yaşam ile iç içe ve ayrılmaz bir kavramdır ve annesi başta olmak üzere sevdiği insanların ruhunu hep yanında hissederek resimlerinde yaşatır."