Yıl 2019... Bir yapımcının gişe rakamlarını yükseltmek için, filminin biletlerini 1 TL'den satışa çıkardığını duyurmuştum bu köşeden. Box Office Türkiye örnek bir davranış sergileyerek "Ben veri tablolarıma bu rakamı yansıtmam" demişti. Şimdi ise sormak istiyorum, aynı Box Office Türkiye neden toplu bilet satışlarını veri tablolarına yansıtıyor? Evet, elbette bu iki durum arasında bir kıyas yapmak pek mümkün değil, ama buradaki mesele şeffaflık...
KARANLIK ENTRİKALAR
Yapımcılar, filmlerinin vizyona girmesi için sinema salonu sahiplerinin toplu bilet satın alınmasını önerdiğini söylüyor. İnsan kendi filmine toplu bilet alırsa, gişe başarısı kimin oluyor? Bu durumda tüm gişe rakamları bir anda sorgulanır hale geliyor.
Son dönemde yaşananlar, bir filmdeki karanlık entrikaları aratmayacak cinsten. Hiç şaşırmamak gerek çünkü geçtiğimiz yıl Kore'de CGV'ye gişede manipülasyon yaptığı için soruşturma açıldı. Polis, gişe performansının şişirildiği iddiaları üzerine film endüstrisini yakından incelemeye başladı. Hani derler ya, "Gerçek hayat, kurgudan daha ilginçtir" diye... İşte bu tam da ona bir örnek. Ne olmuştu hatırlayalım...
Son dönemde yaşananlar, bir filmdeki karanlık entrikaları aratmayacak cinsten. Hiç şaşırmamak gerek çünkü geçtiğimiz yıl Kore'de CGV'ye gişede manipülasyon yaptığı için soruşturma açıldı. Polis, gişe performansının şişirildiği iddiaları üzerine film endüstrisini yakından incelemeye başladı. Hani derler ya, "Gerçek hayat, kurgudan daha ilginçtir" diye... İşte bu tam da ona bir örnek. Ne olmuştu hatırlayalım...
HAYALET GÖSTERİMLER
Birçok gelişmiş pazarın aksine, Güney Kore'de en iyi gişe metriği hasılat değil, seyirci sayısı. Bu nedenle, biletler dağıtımcılara ve kurumsal sponsorlara ücretsiz olarak verilip ucuza satılabiliyor. Bu da seyirci rakamlarını ve gişe sıralamalarını artırmak için sabahın erken saatlerinde veya gece geç saatlerde 'hayalet gösterimler' ile sonuçlanıyor. Yapılan tüm bu usulsüz hareketler de yapımcıların 52 milyonluk ülkede bir başarı olarak gördükleri 10 milyon seyirci eşiğini aşmalarına olanak tanıyor.
Bir yerel film yönetmeni, "Sektörde, sinemalar ve dağıtımcıların ilk satışları artırmak için çok sayıda promosyon bileti verdikleri ve satın aldıkları bir sır değil" dedi. Üzgünüm ama bu kurnazlık seviyesi bambaşka bir seviye! Tabii ki, bu manipülasyonlar sadece Güney Kore'ye özgü değil. Türkiye'de de, sinema endüstrisi bu tür tuzaklarla dolu.
Hilelerle dolu bir sinema dünyası... Kore'deki gibi soruşturmalar gerçekleri gün yüzüne çıkarması ve sektörde daha fazla şeffaflık sağlaması adına önemli. Kore'deki gibi bizde de sinemalar acilen denetlenmeli. Kimler toplu bilet alıyor, kimin gişe rakamı gerçek, kimler rüşvet alıyor, hayalet gösterimler neden yapılıyor? Bu soruların cevapları şeffaflıkla bilinmeli.
GÜLDÜRÜRKEN DÜŞÜNDÜREN OYUN
Neil Simon'dan kadınerkek ilişkilerine dair zamansız bir bakış açısı sunan 'Büyük Aşıkların Sonuncusu' oyunu, son zamanların en başarılı ikilisini bir araya getirerek seyirciye sürprizli bir seyir deneyimi vadediyor. Uzun yıllardır lise aşkıyla evli 3 çocuk babası Barney Cashman, hayatını sorgulamaya başlamıştır. Bu sebeple ömründe bir kez olsun çizginin dışına çıkar ve birbirinden farklı 3 ayrı kadınla randevu ayarlar. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Murat Cemcir ve Yasemin Kay Allen'in muhteşem performanslarıyla sahnelenen oyunun en çarpıcı anlarından biri, Allen'in "Her kadına sahip olmaya çalışan adam bir kadına hasret kalır! Bir kadına sahip olan adam; her kadını kendine hayran bırakır" sözleri oldu. Kaçırılmaması gereken bir yapıt!