Yıl biterken ve başlarken tuhaf bir heyecan oluyor insanın içinde. Ruh halini en olumlu etkileyen aylar nedir diye araştırılsa bu aylar çıkabilir çünkü ruh halini iyi etkileyen buluşmalar hep bu dönemde oluyor. Geçtiğimiz cuma tam bu dediğime uygun örnek bir gece yaşandı Miami'de.
Türkiye'nin Miami Başkonsolosu Resul Şahinol ev sahipliğinde yeni yıl öncesi tatil resepsiyonunda buluştuk. Tam bir Amerikan-Türk dostluğu gecesiydi. Washington Büyükelçiliği'nden gelen başkonsolosun yeni görevine biraz da hayırlı olsun demiş olduk bu yeni yıl öncesi kutlaması vesilesiyle. "2024'te konsolosluk olarak neler yapılacak Miami'de?" diye sorduğumda Resul Şahinol çok güzel projelerden bahsetti. Özellikle Miami'de okuyan Türk öğrencilerle işadamlarını buluşturduklarını ve buna devam edeceklerini, gençlerin okul bitmeden staj imkânı olabileceğini ve bittikten sonra iş fırsatlarının oluşabileceğini söyledi.
SANATÇILARA DESTEK
Diğer yandan tam bir sanatsever olan başkonsolos, Art Basel haftası fuarları gezerek özellikle Türk sanatçılarla tanışıp tebrik etti. "Sanat alanında seneye bir projeniz var mı?" diye sorduğumda heyecanlandıran bir iş birliğinin olacağını müjdeledi. Art Basel'in yapıldığı binanın tam karşısında şahane bir yapı var. Orada Türk sanatçıların eserlerini yıl boyu düzenli bir şekilde sergileyeceğiz ve destek olacağız" dedi. Sanatçıların Amerika'da da görünür olmaları ve uluslararası alanda isimlerinin duyulması için çok önemli. Türk haftası için de özel çalıştıklarını söyleyen Şahinol özel film gösterimleri, konserler ve Türk mutfağını anlatacak şeflerle özel tadım etkinliklerinin olacağını ekledi.
Başkonsolosla sohbetimiz sırasında şahane bir müzik vardı havuz başında. Çalan kim acaba diye gittiğimde Reha Özmen olduğunu öğrendim. Ressam Tuğba Yazıcı Miami'de yeni çektiği filmden bahsetti, başka ülkelerde de çekimleri olacakmış, merakla bekliyoruz.
Güney Florida Hispanik Ticaret Odası Başkanı Lilia M. Lopez ile gece boyunca Türkçe öğrenmenin zor olup olmadığını tartıştık. Ona göre zordu, bana göre İspanyolca kolaydı, güldük. Türkleri ne kadar çok sevdiğini söyledi ve bizim çalışkanlığımızı övdü. Neşe Erberk'i gördüm bir ara tüm güzelliği ve zarafetiyle oturuyordu, artık Miami'de yaşıyormuş.
Sevdiğim oyunculardan Ceyda Ateş resepsiyonun en zarif ve pozitif isimlerindendi. Bir diğer detay herkes Miami'ye en yüksek binayı bir Türk'ün yapacağını konuşuyordu. Kim deyince "Tam karşında" dediler. Bekir Okan, ABD'de bir Türk şirketi olarak büyük bir yatırıma imza atmış. 270 metre yüksekliğindeki gökdelen Miami'nin en yüksek binası olacak. Gurur verici gerçekten...
IMPOSTER OLABİLİR MİSİNİZ?
Amerika'da yılın son günlerinde özellikle kadınlarda zirve yapan bir sendromla sizi tanıştırmak istiyorum. Mesleki başarılarına rağmen birçok kadın yetersizlik sendromu yaşıyor, bunun adı da Imposter sendromu. Tüm yıl ne yapmışım diye araştıran kadınlar, günün sonundan sonuçtan memnun olmadan imposter zirvesi yaşıyor. Imposter (sahtekârlık) sendromu kanıtlara ve diğer kişilerin aksini belirtmesine rağmen kendi başarılarını içselleştirememesi, becerilerinden sürekli şüphe duymaları ve kariyerlerinin bir noktasında 'sahtekâr' olarak ifşa edilmekten korkmaları şeklinde tanımlanan psikolojik bir durum.
Imposter sendromu ilk defa 1978'de ABD'li psikologlar Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlandı. Sendrom başlangıçta belirli alanlarda çok başarılı kadınlar arasında ortaya kondu. Ancak daha sonra yapılan araştırmalarda yetersizlik duygusunun erkekler ve kadınlar arasında, birçok profesyonel ortamda ve farklı etnik gruplarda görüldüğü belirlendi.
Imposter sendromu yaşayan kişiler üzerinde yapılan çalışmalar da kişinin "gelişim anlayışlı" olmasının, bu sendromun olumsuz etkilerini azalttığını gösteriyor. Çünkü elde edilen başarıyı 'şans'a bağlayan sabit anlayışlı kişiler için istikrar ve kontrolün bir etkisi yok. Bu nedenle bu sendroma sahip kişiler ile yapılacak çalışmalarda yetenek ve performansın geliştirilebileceği yönünde bir anlayışı teşvik etmek yararlı olabilir.