Bir sergi düşünün ki adını, Antik Yunan filozofu Herakleitos'a ait olduğu düşünülen "Zaman, sahilde beş taş oynayan bir çocuktur" sözünden alıyor. Zaman ve ona bağlı sonsuz ihtimaller etrafında bir araya gelen sanatçıların eserlerinden oluşuyor. Sanatın evrenselliği ve sınırları aşabilme gücü, Türk sanatçıların Leros Adası'nda gerçekleştirdiği çıkarma ile bir kez daha kanıtlanıyor.
Türk sanatının dünya çapında tanınması ve yayılması, sanatçıların yaratıcılığını ve ifade gücünü gösteren bir başarı öyküsüdür. Galerist ve Perasma'nın ev sahipliği yaptığı "Time is a Child" isimli karma sergi, 9-23 Temmuz 2023 tarihleri arasında Leros Adası'nda gerçekleşecek olmanın gururunu taşıyor.
İNSAN, GEÇİCİ BİR YOLCUDUR
Bu sergi, zaman ve onun sonsuz potansiyelleri etrafında bir araya gelen sanatçıların eserlerinden oluşan bir keşif yolculuğunu temsil ediyor. Ünlü şair John Keats'in "Bir Yunan Vazosuna Övgü" adlı şiirinde ifade ettiği gibi, sergi, imgelerin zamansızlığına ve onların koruduğu sonsuz potansiyele hayranlık duyuyor. Şiirin etkileyici mısralarıyla vurgulanan vazoda resmedilen sahneler, yaşanmadıkça potansiyellerini koruyan deneyimlere odaklanan insan, bu bitmek bilmeyen yolculuğun geçici bir yolcusu olarak vazonun üzerinde donup kalmış bir figürden ibaret gibidir.
On iki adalardan en yakını olan Leros, yakın olduğu kadar umarsız ve bir adadan bekleneceği gibi kendi hızında. Leros, II. Dünya Savaşı sırasında yıllarca İtalyan işgali altında kalmış ve bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. Faşist rejim etkisinde planlanan mimari yapılar, adanın zengin geçmişi ve hatırasını sarmalayan sütunlar, kemerler, duvarlar, kumlar, taşlar ve sular iç içe, birbirine sıkı sıkıya örülüdür. Sergiye ev sahipliği yapan Lakki'deki Kouluki koyunda yer alan ve 1930'larda İtalyan donanması için mayın deposu olarak inşa edilmiş olan yapı, günümüzde Leros Denizcilik Kulübü olarak hizmet veriyor.
Sergi mekanında bir araya gelen Alice Guittard, Ayça Telgeren, Burcu Yağcıoğlu, Elif Uras, Evgenia Vereli, Kostis Velonis, Lara Ögel, Malvina Panagiotidi, Maria Joannou, Martin Creed, Merve İşeri, Nazım Ünal Yılmaz, Nil Yalter, Nuri Kuzucan, Rashid al Khalifa, Savvas Laz, Serkan Özkaya, Silva Bingaz, Stefania Strouza, William Kentridge, Yeşim Akdeniz ve Yusuf Sevinçli'nin eserleri, koyu çevreleyen çam ve okaliptüs ağaçlarının gölgelerine doğru taşıyorlar. Sergi açılışı için Bodrum'dan teknelerle gidilecek ciddi bir katılım olacaktı ancak hava koşullarından davet ileri bir tarihe ertelendi. Bakalım Leros'taki eserlere ilerleyen tarihlerde ne gibi yorumlar gelecek, bekleyip, görelim.
ROBOT ORKESTRA ŞEFİ OLURSA…
Evet bu da oldu, İlk kez bir robot, orkestra şefliği yaptı. Güney Kore'de üretilen insansı robot EveR 6, Seul'de ülkenin ulusal orkestrasını yönetti. Peki, nasıldı? İnsansı bir yüze sahip olan robot, önce seyircilerin önünde eğilerek selam verdi, ardından konserin temposunu kontrol etmek için kollarını sallamaya başladı.
Geleneksel Kore müziği üzerine çalışan bir izleyici olan Lee Young-ju, robotun hareketlerinin ritim tutmada kusursuz olsa da "nefes"ten veya performansta gerekli olan orkestrayı topluca ve anında çalışmaya hazır tutma yeteneğinden yoksun olduğunu söyledi. Bir başka seyirci Song In-ho, EveR 6'nın performansının başlangıç seviyesinde olduğunu belirterek, "Müziği anlamak ve analiz etmek için yapay zeka ile donatıldığında şefliği tek başına yapabileceğini tahmin ediyorum" dedi.
Özetle olmuyor robot ne kadar akıllı olursa olsun insan yerini tutmuyor, üstelik sanata robot eli değince oldukça yapay oluyor, robotun orkestra şefi olduğu bir konseri bir kere meraktan izleriz ama ikinciye gitmeyiz gibi geliyor bana sizce?