Yaratıcılığın ve hayal gücünün algı sürecindeki rolünü vurgulayan bir sergi düşünün. Bu sergi; Türk sinemasının üç farklı jenerasyonundan öne çıkan yönetmenler ve sinema profesyonellerinin ikili ortak çalışmalarını bir araya getiriyor. Türkiye'de yeni medya sanatının önemli temsilcilerinden biri olan sanatçı ve yönetmen Lara Kamhi'nin küratörlüğünü üstlendiği 13. sergi 'Prizma Expanded: Algının Poetikası'ndan başkası değil bahsettiğim... İçsel yaratıcılığımız, algıladığımız şeyi kendi benzersiz şeklimizde yeniden yaratır ve yorumlar ya, işte böyle bir ana giriş bu sergi.
Öte yandan Kamhi'nin 'Genişletilmiş Sinema' (Expanded Cinema) kavramını bütünüyle irdelemek adına kurduğu bağımsız sanat inisiyatifi Prizma'nın 'Prizma Expanded' olarak ortaya koyduğu ilk proje olma özelliğini de taşıyor. Genişletilmiş sinematik sanat formlarını araştıran 'Prizma Expended' bu çalışmayı, iletişim ağlarının önerdiği yeni düşünme biçimlerinin farkındalığıyla gerçekleştiriyor. Mekâna özgü ve deneyim tabanlı sinematik eserlerden oluşması en ilgimi çeken detaylardan.
ERDEM FİLMİNDEN SAHNE
Sergide üç yönetmenin, sektörün farklı alanlarında emek veren isimlerle ortak işleri yer alıyor. Yönetmen Reha Erdem'le uzun yıllardır birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Florent Herry'nin 'Mimirap' adlı çalışması, Erdem'in 'Koca Dünya' (2016) filminden yola çıkıyor ve sergiye özel çekilen bir sekanstan oluşuyor. Filmin başrolündeki Ecem Uzun'un Erdem'in kaleme almış olduğu bir rap şarkısını seslendirdiği çalışma, döngüsel bir 'gösteri kutusu' olarak tanımlanıyor. Yönetmen Zeynep Dadak'la yıllardır ortak işlere imza attığı kurgucu Çiçek Kahraman da 'Vortex 1' ve 'Vortex 2' çalışmalarıyla sergide yer alıyor. Dadak'ın 'Ah Gözel İstanbul' (2020) filmiyle birlikte Alfred Hitchcock'un 'Ölüm Korkusu' (Vertigo, 1958), Derek Jarman'ın 'Blue' (Mavi, 1993) ve Agnès Varda'nın 'Agnès'in Plajları' (Les Plages d'Agnès, 2008) filmlerini hareket noktası kabul eden ikili, çalışmalarında sinemanın yutan, içine çeken hâlini, yarattıkları akışkan ve girdapvari yeni kurgular üzerinden yorumluyor. Yönetmen Deniz Tortum'la birlikte çalıştığı ses tasarımcısı Alican Çamcı'nın 'Kesit' adını taşıyan işleri ise Tortum imzalı 'Maddenin Halleri' (2020) filmini odağına alıyor. 'Kesit', filmin kendi kurgusal akışını mekân ile bütünleyen ve tıpkı filmin çekimlerinde olduğu gibi, içine çekerek yabancılaştıran, kendi zamansal boyutuna hapsolmuş bir alan deneyimi sunuyor. Sergi kapsamında Lara Kamhi'nin 'Video Essay' adlı eseri de seyirciyle buluşacak. Sergi 29 Haziran'a kadar açık.
GÜLERYÜZ ESERİYLE KADIN CİNAYETLERİNE DİKKAT ÇEKİYOR
Bu haftanın en güzel sanatsal buluşmalarından biri; yılda bir kez gerçekleşen 'Prestij Sergisi' serisinin ikincisi ressam, yazar ve tiyatro sanatçısı Mehmet Güleryüz'ün sergisinde oldu. Güleryüz'ün eserlerinin çarpıcılığı bir yana Paris'teki atölyesini ziyaret ederek kendisiyle özel bir röportaj yapan gazeteci Zuhal Demirarslan'ın belgeseliyle birlikte, dolu dolu bir sanat deneyimi yaşadım. Sergide 1967 tarihli linolyum baskı 'Kadın Cinayeti' isimli eseri girişte dikkatimi çekti. Böyle sorunları ele alan sanat eserleri izleyicide görür görmez derin hissiyatlar uyandırıyor. Bu eser tam olarak böyle, toplumdaki kadın cinayeti sorununa dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için izleyiciyi etkileyici bir deneyime davet ederek, onların duygusal tepkilerini harekete geçiriyor. Bu hissiyatlar toplumsal değişimin tetikleyicisi olabilir. İzleyiciyi şiddetin gerçekliğiyle yüzleştiren bu eserler, onları harekete geçmeye, durumu değiştirmek için adımlar atmaya teşvik edebilir. Aynı zamanda, kadınların haklarına ve güvenliğine daha fazla önem verme gerekliliği konusunda bir farkındalık oluşturabilir. 9 Temmuz'a kadar görülebilir.
