Artık sadece sanat eserleri değil, yeme-içme sektörü de NFT etkisi altına girmeye hazırlanıyor. Son günlerde bazı mekanlara girebilmek için dijital varlık NFT'ye sahip olmak gerektiğini biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum, merak ettiğim bir yere rezervasyon yaptırdım ama "NFT alırsanız girebilirsiniz içeri" cevabını aldım. New York'ta başıma gelen bu olay üzerine hemen araştırmaya koyuldum...
NFT'ler gündemimizden bir türlü neden düşmüyor çünkü her geçen gün kullanım alanları giderek büyüyor. Deniz ürünlerinden ilham alan bir restoran, New York'ta üyelerine sunduğu tokenlarla içeriye giriş sağlıyor. Ve restorana sadece üye olanlar girebiliyor. Öğreniyorum ki dünyanın ilk NFT ile üye kabul eden kulübüymüş burası, düşünsenize satın aldığınız token'lar ile kulübe girip yemek yiyebiliyorsunuz. Fantastik gelebilir kulağa ancak çok gerçek. Şirketin CEO'su David Rodolitz'e göre, şirket bir ayda 1.501 jeton yayınlamış ve yaklaşık 15 milyon dolar getirmiş. Özetle mart ayında dijital sanatçı Beeple'ın 69 milyon dolarlık NFT satışından sonra tüm dünyanın ilgisini çeken tokenlar'a ilgi artarak devam ediyor.
Peki daha da ilginç bir konudan söz etmek istiyorum; sokakta yürürken tesadüfen nasıl NFT sahibi olunur? Hazırsanız anlatmaya başlıyorum.
Aleyna Poyraz ve arkadaşları Mina ile Can, New York'ta bir gece yolda bir tablo buluyorlar. Tablo arkasındaki QR kodunu okuttuklarında ise 'NFT sahibi oldunuz' uyarısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Can, sokaklarda elinde tabloyla geziyor, kızlar da Can'ın fotoğrafını çekiyor ve fotoğrafı, tablonun üzerinde yazan yazıyı internette araştırdıklarında karşılarına çıkan gerçek sahibine yolluyorlar.
Meğer şirket, tabloyu Manhattan'da sokağa bırakmış, bulan kişiye NFT hediye ediyorlarmış. Nasıl harika bir pazarlama örneğidir bu! Tablo ve NFT şimdi bu 3 arkadaşın ortak sahip olduğu unutulmaz bir deneyim. Amerika'nın ünlü okullarından Parsons'da okuyan Türk öğrencilerin sıra dışı hikayesi işte. Hepimize ilham olsun.
QR KODUYLA EVSİZLERE PARA YOLLAMAK
QR kodları günlük yaşamda sıkça karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Central Park'ın girişinde New York'lu bir evsizin QR kodu dikkatimi çekti. Kodu okutunca para yollanacak hesaplar çıktı karşıma. İnovatif bir evsiz benzetmesini yapamadan geçemedim.
Hatırlayalım Wikipedia kurucusu Jimmy Wales'un Wikipedia için 'Ufak bir rica' başlığı altında istediği bağışlar internet ortamında 'modern dilencilik' olarak nitelendirilmişti. İşte onun çok daha yaratıcı hale getirilmiş bir hali karşınızda. QR kodu okutup, QR kodun sahibi dilenciye ya da evsize gönlünüzden kopan miktarı bağışlayabilirsiniz.
TÜRK DANSÇILARIN DÜNYA BAŞARISI
Avusturyalı ressam Gustav Klimt'in önünde uzun kuyruklar oluşmasına sebep olan sergisi New York'ta açıldı. Sergi dünyanın birçok yerinde eş zamanlı sergileniyor. Klimt'in eserlerini dijital ortamda deneyimlerken her bir sanat eserinin içine adım atıyormuş gibi hissediyorsunuz. Klimt'in sergisi bitiyor ardından dijital ortamda dans eden insanlar çıkıyor. Büyüleyici bir performans; dans, dijital ortamda bu kadar gerçek sunulabilirdi.
Bu gösteri de bitiyor, bir bakıyorum ekranda akan yazıya, performansı yapan kişiler Türk. Üstelik prodüksiyon da Türklere ait. "İşte bu be" diyorum, önünde kuyruklar olan dünyaca ünlü bir serginin içinde biz de varız. Mine İzgi, Deniz Keskin, Büşra Ay, 5 farklı dans türünü (Afrika, çağdaş dans, elektronik, enstrümantal hiphop ve Asya tarzı) sergiliyorlar. Böyle yetenekli insanları bugün Amerika'da geç keşfettiğim için üzülüyorum. Projeyi hayata geçiren Candaş Şişman ve Deniz Kader'e de tebrikler.