Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Güler misin ağlar mısın?

Ayasofya öyle değerli bir tarihe sahip ki... 1500 yıllık bir geçmişi var. Bu süre içinde Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesi, cami ve müze olan Ayasofya, 24 Temmuz 2020'de açıklanan kararın ardından tekrar cami olarak ibadete açıldı! Dile kolay, 1500 yıllık tarih...



Birçok medeniyetin kültürel mirasına dahil olmuş Ayasofya, son günlerde duvarlarının yendiği haberleriyle gündemde. Yanlış duymadınız, şifalı su gibi bir şey değil bu bahsettiğim, duvarının kapısını yiyince şifalanacağını düşünen insanlar var. Hatta bu haberlerin üzerine bir tanıdığım, Hristiyanların inancında kutsal sayılan sulardan, Katolik ilkelerinden bahsederken, Ayasofya'dan bir duvarı da kendisinin dişlediğini, hatta aldığı parçayı da NFT olarak satacağından bahsetti.



21. yüzyılda bunları da mı görecektik dedirten bir olay daha gerçekten... Metaverse'te Ayasofya'nın satıldığını gördük, şimdi duvarlarının NFT olarak satılacağını duyuyoruz... Güler misin ağlar mısın? İnsan Ayasofya'yı yer mi, hadi yedin neden NFT dünyasında duvarın parçasını satarsın? Afiyet olsun ya da müthiş fikir denmesini mi bekliyorlar bu rezil duruma? İnsan ülke mirasını kemirir mi?
Yeter artık yemeyin tarihimizi, Ayasofya'mızı.



ÖRNEK FOK HAREKETİ
Fokların araştırılması ve korunması öyle önemli ki... En son Sualtı Araştırmalar Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD-AFAG), 'Akdeniz Fokunun Muğla ve Antalya Kıyılarında Korunması Projesi' çalışmalarıyla dikkatimi çekti. Projenin Göcek, Fethiye ve Yediburunlar ayağı, Göcek'te bir otelin desteğiyle tamamlandı. Bu proje kapsamında fok mağaralarına kızılötesi kamera yerleştirme, habitat belirleme ve insan etkileşimi saha çalışmaları yapıldı. Ayrıca Göcek ve Patara kıyılarında yaşayanlara, turistlere, denizcilere, yelkencilere ve yatçılara da Akdeniz foku ve habitatları hakkında bilgi verildi.



Göcek ve Fethiye koyları ile Yediburunlar-Patara kıyı kesiminde gerçekleşen saha çalışmaları 10 gün sürdü. 5 kişiden oluşan SAD-AFAG ekibi, öncelikle Akdeniz foklarının yaşadığı uygun kıyı habitatlarını araştırdı. Kıyılarda uygun barınma, dinlenme ve yavrulamaları için mağara, kovuk, çatlak ve saklı platformlar belirlendi. Kameralarla fokları rahatsız etmeden mağara ve kovuk içlerinde varlıklarını devam ettirme çalışmaları yapıldı. Öte yandan SAD-AFAG ekibi, Türkiye'de ilk defa yapılan fok yuvaları temizlik çalışmalarıyla da foklar için tehlikeli olabilecek çöpleri topladı.
Bu yaz birçok fok görmemiz dileğiyle...



KAKTÜSLERİN AŞIKLARDAN ÇEKTİĞİ
Kaktüsler de Ayasofya gibi insanlar tarafından saldırıya uğruyor. Şöyle ki; bazı çiftler aşklarının ölümsüz olacağı inanışıyla isimlerini kaktüslere yazıp kalp şekli çizerek onlara zarar veriyor. Bunun nedeni ise ölümsüzlük inanışı.
İnanışa göre, uzun ömürlü ve güçlü bitki olan kaktüse isimleri yazılan çiftlerin aşkları da ölümsüz oluyormuş...
Yine bir akıl tutulması daha... Aşkı uğruna bitkiye zarar vermek şuursuzluk değil de ne? Bir insan aşkı için neden bitkiye, doğaya zarar verir? Yetkililerin kaktüs meselesine acilen müdahale etmesi gerekiyor çünkü bu gidişle aşıklar yüzünden ülkede kaktüs kalmayacak, üstelik özel türler zarar görecek ve büyüyemeyecek hale gelecek. Kaktüslere lütfen dokunmayın ve dokundurmayın, aşkınızı kaktüslerde değil gerçek duygularda yaşatın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA