Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

‘Az kağıt kullanılsın diye senaryoların çift taraflı basılmasını istiyorum’

Dünyanın son dönemdeki en önemli konularından biri haline gelen iklim değişikliğiyle ilgili herkesin bilinçlenmesi gerekiyor. Bu durumun etkilerine maruz kalacak ülkelerden biri olarak, bizim de bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Peki nasıl bilinçleneceğiz, bu farkındalık nasıl oluşacak? Küçük bir adım bile yeter!
Ülkemizde sosyal sorumluluk duygusu yüksek insanlara bakın, örneğin UNICEF'in iyi niyet elçisi olan oyuncu Tuba Büyüküstün, bir diğeri ise yapımcı Zeynep Atakan. Geçtiğimiz günlerde Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen sinema söyleşilerinde ikilinin şahane sohbetlerine tanık oldum...

Atakan, iklim meselesinin önemine dikkat çekerek "Dizilerde, filmlerde doğa katliamlarına tanık oluyoruz. Biz 'Ahlat Ağacı' filminde yapma bir ağaç kullanmıştık" örneğini verip, Büyüküstün'e "Sen senaryolarda buna dikkat ediyor musun?" diye sordu. Tuba'nın "Tabii ki ediyorum, buna hepimizin çok dikkat etmesi gerekiyor artık" söylemi o kadar hoşuma gitti ki... Çünkü hiçbir oyuncu, senaryolarda doğaya verilen zarara ya da hayvanlara yapılanlara sesini çıkarmıyor. Tuba konuşmasına şöyle devam etti: "Sonuçta her şeyin maketi yapılabiliyor, müthiş yöntemler var, su anda teknolojiyle yapılamayan hiçbir şey yok, neden zarar verilsin ki? Buna sessiz kalamam. Ben senaryoları bile az kağıt kullanılsın diye 'Bana çift taraflı basarak verin' uyarısında bulunuyorum."

'TEKNOLOJİYE ÇOK UZAĞIM, ANALOG BİR İNSANIM'
'Oyuncu Bakış Açısıyla Toplumsal Olayların Sinemaya Etkisi' başlığıyla, Atlas 1948 Sineması'nda gerçekleştirilen söyleşi sonrası Tuba Büyüküstün ve Zeynep Atakan ile bir araya geldik... "Bravo" dedim, iklim meselesine dikkat çekmek kadar önemli bir şey olamaz bu zamanda. Bu arada elinde Meksika bayrağıyla Tuba Büyüküstün için ülkesinden gelen bir hayranını görüyorum...

Ünlü oyuncuyla yaptığımız o sohbetten aklımda kalanlardan biri şu; Büyüküstün'ün hayatındaki dönüm noktası Mimar Sinan Üniversitesi'ne girişi olmuş. Tomris Giritoğlu sayesinde de oyuncu olmuş. Bittiğine üzüldüğü proje ise ilk işi olan 'Çemberimde Gül Oya'.

'KIZIM DA BENİM GİBİ'
Bu arada ilginç bir şey daha öğreniyorum Tuba Büyüküstün'e dair; dijital dünyaya mesafeliymiş. "Teknolojiye uzağım, analoğum ama bununla gurur duymuyorum. Dijitalleşme önemli, eğitmem lazım kendimi" diyor Tuba. İkiz kızlarından biri de kendisi gibiymiş, hatta "Neden insanlar birbirine mektup yazmıyor?" diye ağlıyor, diğeri ise son derece teknolojiye hakimmiş. Tuba'nın kaleme aldığı 4-5 kısa filmi varmış, 2011'den beri yazıyormuş. Boş vakitlerinde ise hep güzel şeyler görebileceği yerlere gidiyormuş. Bu konuda da şunları söylüyor Tuba: "Sergiler mesela... Örneğin o tablolarda müthiş mizansenler, müthiş duygular ve ışıklar var. O ışık bile sana o kadar çok şey anlatıyor ki, sanatçı neden o ışığı oraya koydu, o adam niye oraya bakıyor diye gibi düşünüyorum."

'ROLE DEĞİL, SENARYOYA BAKARIM'
Bir oyuncuda en merak edilen konulardan biri de 'Ah o rolü ben oynasaydım' itirafının gelip gelmeyeceğidir. Tuba Büyüküstün'den o itiraf rol üzerinden değil ama durum üzerinden geliyor. "Tabii ki o rolü ben niye oynamadım?' diye menajerim Yasemin'i arıyorum, oyuncuyum ben, açgözlüyüm" diyor. Bu açıklama o kadar samimi egosuz ki... Oyuncusunuz ve bu durumu yaşamanız son derece doğal. Son olarak Büyüküstün oyunculukla alakalı şunları söylüyor: "Şu karakteri asla oynamam demem, oynamıyorsam eğer, senaryoyu beğenmemişimdir. Mesela bazen hiç tahmin etmediğim şeyler çıkıyor o karakterle ilgili, bir fikrin oluyor başlarken senaryoyu okuduğunda. Fakat sonra yolculukta bir bakıyorsun ki bambaşka bir şey çıkıyor içinden. Onu da kabul etmek lazım ve aslında her yolculuk da kendini tanıyış."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA