Bugünlerde güney sahillerine inemeyenlere bir önerim var; turistleri anlamak ve İstanbul'u gerçekten tanımak için bir günlüğüne turist olun.
Şehri gezmeye de yılın her döneminde yerli ve yabancı turistlerle dolu olan Sultanahmet'ten başlamanızı tavsiye ederim.
Sultanahmet bildiğiniz gibi değil...

Gezinize dünya kültür mirasının en önemli üyelerinden biri olan Ayasofya Müzesi'nden başlayın, ardından İstanbul Arkeoloji Müzesi'yle devam edip sonra mola verebilirsiniz. Kahve için en iyi seçenek Cağaloğlu Hamamı'nın yanındaki Lokal.
Görür görmez 'Sultanahmet'te böylesine modern yeni nesil kahveci bugüne kadar neden yoktu?' dedim, öğrendim ki yeni açılmış. Ne de iyi olmuş! Kahve molanızdan sonra Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı'nı da görüp Cağaloğlu Hamamı'na geçebilirsiniz.
Cağaloğlu Hamamı, tarihi dokusu bozulmadan yenilenmiş ve çok yakında sadece turistlerin değil, tüm İstanbulluların buluşup sosyalleştiği bir yer olacak. Hemen üst katında 1741 adında bir lokanta bulunuyor. Burası herkesin yurt dışından gelen özel misafirini iç rahatlığıyla götürebileceği bir yer. Burayı dönüştürme fikri Osman Yitgin'e ait. Yitgin, "Cağaloğlu'nun tarih ve kültür dolu 300 yıllık geçmişine uzanan büyülü atmosferine neden lezzet katmıyoruz diye düşündük. Sadece turistlerin değil İstanbulluların da buluşma noktası olmasını istedik" diyor.
1741'in menüsünde geleneksel Türk mutfağına özel lezzetler var. Cağaloğlu'nun görkemli kubbelerinin yanı başında yemek yemek gerçekten unutulmaz.
Kısacası; güney sahillerine bir inemiyorsanız, Sultanahmet'i turlayın, hamamda sosyalleşin.