Günü gününe uymaz hiçbirimizin. Bir gün aşırı neşeliyken, ertesi gün karanlık bir kuyunun dibinde hissedebiliriz kendimizi. Ama genellikle bir nedenimiz vardır neşemizi alıp götüren, bizi oaralardan alıp kuyuların dibine, karanlıklara çeken. Yine de bu ani değişiklikler çok olmaz. Oysa, bazı insanların yaşamının büyük bir bölümünde depresyon hakimdir, bir bölümünde ise gittikçe artan, dizginlenemeyen bir neşe, bir enerji bazen de bir öfke olur. İşte her şeyin artmış olduğu dönemlere 'manik dönemler', hastalık dönemlerinin bir kısmını depresyonda , bir kısmını ise manide geçirmeye de 'bipolar bozukluk' ya da eski adıyla 'manik depresif psikoz' deriz.
Duyguların elem ve kederden neşeye doğru değişimi olmadığı zamanlarda her şey normaldir.
Bazen depresif dönemleri atlayarak, aralıklı manik dönemler yaşanır ki, genellikle yaşayan yaşadığı sürede mutlu, çevresindekiler ise şaşkın ve çaresizdir, tıpkı manik dönem bittikten sonra hastanın hissettiği gibi. Bazen maniden depresyona, depresyondan maniye geçişler o denli hızlı olur ki, herkes için dayanılmaz olabilir.
KONUDAN KONUYA ATLAR
Bulgular ortalama 20 yaşında başlar. Ama daha erken ve daha geç de başlayabilir. Geç yaşlarda başlamanın daha az olmasına karşın, çocukluk, özellikle de ergenlik döneminde başlama azımsanmayacak sayılardadır. Ailesinde bipolar bozukluk olanlarda görülme riski daha fazladır. Riski artıran nedenlerden biri, ayrı yaşama ve boşanmadır. Ekonomik ve sosyal durum farkı bulunamazken, hastalık cinsiyetler arası fark da göstermemektedir. Erkeklerde daha çok manik, kadınlarda ise daha çok depresif nöbetlerle başlama gözlenir. Eğer erken başlamışsa, aile öyküsü varsa, hastalık daha ağır geçer. Genellikle manik dönem başladığında herkes şaşırır. Çok iyi tanıdıklarını sandıkları yakınlarında garip değişiklikler olamaya başlamıştır. Yüksek ses tonuyla, aşırı hızlı, el kol hareketleri yaparak konuşan biri vardır.
Üstelik düşünce hızı arttığından konuşmaları adeta bir laf salatasına dönmüş, konudan konuya atlamaya başlamıştır.
Araya konuştuğunuz konu dışında bir sürü şey girer ve hastayı sık sık uyarmanız gerekir. Kendini her anlamda büyük ve erişilmez görmeye başlar. Çok güçlüdür, her şeyi başarabilecek gücü vardır, dünyayı yönetiyordur, müthiş buluşların sahibidir. Bu denli önemli birinin doğal olarak düşmanları olacaktır ve ona zarar vermeye çalışacaklardır. Aynı zamanda kıskananlar olacak ve kendi aralarında onun hakkında konuşacaklardır.
Bazen şizofrenide olduğu gibi ses duymalar ve yanlış algılamalar olabilir.
İşe yönelik dikkatinde aşırı derecede azalma olmasına karşın, kendiliğinden olan dikkat o denli artmıştır. Yani çevredeki en küçük uyaran dikkatini çeker. Duygular genelde neşelidir.
Bulaşıcı ve aşırı bir neşe gösterir manik hastalar.
Devamlı espriler yapar, şiirler, şarkılar, marşlar okur. Aşırı derecede renkli, abartılı giyinme, konumlarına uymayan hareketlerde bulunma çevreyi şaşkına çevirir. Aşırı para harcaması, çarşıya çıkıp gerekli gereksiz bir sürü şey alması, elinde aynı anda 50 çift ayakkabıyla dönmesi, hiç tanımadığı birilerine paralarını, hatta evini bağışlaması yakınlarını çaresiz bırakabilir. Kimi zaman uygunsuz ve gelişigüzel kurulan ilişkiler, baştan çıkarıcı cinsel davranışlar, eğlence yaşamına, alkole, madde kullanımına başlama yakınları için, çaresizliğin yanı sıra öfke ve korku da yaratır. Aşırılıklara adeta beden de katılmış, iştah, cinsel istek artmış, uyku ihtiyacı azalmıştır. Bir kısım manik hastada neşe yerine gergin, öfkeli bir duygu olabilir.
En ufak bir engellenmede saldırgan davranan, en sevdikleri kişilere bile zarar verici davranışlar gösteren kişiler de manik nöbette olabilirler.
Bazen mani bulguları yavaş yavaş artar ya da hiç bu düzeylere gelmeden haif geçer. O zaman "hipomani"den bahsedilir. Hipomanik dönem mani kadar rahatsız edici olmadığından, hatta bazen enerjisini artmış hissettirdiğinden benimsenen ve tedavi olunmak istenmeyen bir dönemdir. Oysa, yakınlar bu durumu fark ettiklerinde tedbir alsalar ve tedavi başlasa, hem daha kolay, hem de daha az rahatsız edici olur. Manik nöbetleri izleyen depresyon dönemleri klasik depresyon bulgularını gösterir. Aynı hasta birden içine kapanır, iştahı kesilir, kederli, elemli hale gelir. Hele manik dönemde kendine ve çevresine zarar verici davranışları olmuşsa, borçlanmış, mal varlığını bağışlamış, kontrolsüz cinsel ilişkilere girmişse, nöbet bittiğinde bunları algılamış olmak depresyonun artması için iyi nedenlerdir.
ZARAR VERİCİ OLABİLİR
Manik dönemde, hasta olduklarını düşünmediklerinden, depresif dönemde ise güçleri olmadığından tedaviye gitmezler. Genellikle çevreleri tarafından getirilirler. Manik dönemde hastaneye veya doktora götürmek çok zor olabilir. Tepkiseldirler ve gitmek istemezler.
Bazen kendine zarar vermesini engellemek için hastaneye yatırmak gerekir.
İntihar riski olabileceği de akılda tutulmalıdır. Dönemlerin tedavisi mutlaka ilaçlarla yapılır. Terapi ile ya da kendi kedine geçmesini beklemek yanlış olur. En önemlisi; manik ya da depresif dönem geçtikten sonra hastanın yeniden nöbet geçirmesini engellemek, yani korumak için kullanılan bazı ilaçlar vardır. Böylece hasta bu iniş çıkışları yaşamadan, sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilir. Neşeli olmak, kendini güçlü hissetmek güzel duygular. Hatta, bazen giyim ve davranışların toplumsal normlara uymaması da olabilir. Unutulmaması gereken bunlar hastalık boyutunda olduğunda, manik bozukluğa döndüğünde zarar vericidir ve tedavi edilmelidir. Ayrıca, bunun bir hastalık olduğunu unutmayarak, hastayı manik döneminde yaptığı uygun olmayan davranışlardan dolayı suçlamamak gerekir.