Ergenlik dönemine girerken oluşan değişikliklerin çoğu, ergenin cinselliğine yansır. Göğüslerin çıkması, kıllanma, ses değişiklikleri, yağlanmanın dağılımı, hep cinsellikle bağlantılıdır. Tüm bunlar, zihnin de cinsellikle aşırı uğraşmasına neden olur. Konuşmalar, şakalar ve tabii karşı cinse duyulan ilgi...
CiNSEL İLİŞKİ KURMA YAŞI
Ergenlikte cinsel ilişki kurulmalı mı? Bu soruya vereceğiniz yanıt, sizi insanların gözünde tutuculuktan ahlaksızlığa uzanan bir yerlere yerleştirebilir. Biyolojik açıdan bakıldığında olabilir görünür. Oysa cinsel ilişki sadece biyolojik yeterlilikle bağlantılı değildir. Ruhsal ve sosyal açıdan da yeterlilik gerekir. Cinsel ilişkiye girmeden önce kendi cinselliğini anlaması ve tanıması ilk gerekliliktir. Sonra karşı tarafla ilişki olarak değerlendirebilmek ve geleceğe yönelik toplumsal ve bireysel sonuçları değerlendirmek gelir. Bunların tümünü yeterli yapabilen kişi, cinsel olgunluğa erişmiş demektir. Henüz benliği gelişmemiş, olgunlaşmamış bir ergen için cinsel ilişki geri dönülmez bir sorunlar yumağının başlangıcı olabilir. Hele bir de ahlaki değerler açısından hazır değilse... Bu koşullarda cinsel ilişki kurma yaşı belirlemek zor. Belki ilk ilişkinin zamanını ve sonuçlarını değerlendirilerek bir saptama yapabiliriz.
İLK DENEYİM
Uygun yer, uygun zaman, uygun insan ve hazır olmak... Çoğu genç ilk deneyimini bu koşulları sağlamadan gerçekleştirir. Kız ve erkeklerin tepkileri ise birbirinden farklılıklar gösterir. Erkek için "büyümüş" olmanın bir göstergesi gibi algılandığından "başarma" korkusu bir yana, daha doğal algılanmaktadır. Eski geleneklerde ağabeylerin ilk deneyim için uygun gördükleri para karşılığı ilişkide şartlar uygun olmadığından, daha sonra kaç erkekte cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olduğunu bildiklerini sanmıyorum. Üstelik bu deneyim başarısız olmuşsa, ruhsal açıdan başka sorunları da getirebilir demektir. Cinsel eğitimin yetersizliği göz önüne alındığında ilk deneyimde korku ve sonrasında pişmanlık oranları kız çocuklarda artmaktadır. Çoğunlukla sonrası evlilik olacak ümidiyle girilen bu ilişkilerden sonra, bir de beklenti olmamışsa sorunlar çoğalmaktadır. Ergenlik döneminde isteksizce girilen cinsel ilişki, erken evlilik bile olsa, sonra cinsel isteksizlik, vaginismus (kadının cinsel ilişkiye girememesi), empotans (iktidarsızlık) olarak belirir.
DİKKAT TEHLİKE!
Erken yaşta cinsel deneyimin tehlikelerini tüm dünya yaşıyor. Ergen gebelikler, biz fark etmesek de dünyanın ve bizim sorunumuz. Kendileri çocuk olan anneler, babalar ve gelecekleri belirsiz çocuklar... Bilinçsizce girilen ilişkiler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar için bulunmaz yayılma fırsatı. Hele bizim gibi cinsel eğitimin neredeyse hiç olmadığı bir ülkede, erişkinlerin bile hastalıklar konusunda cahil olduğu bir toplumda kaçınılmaz sonuç: AIDS ve diğerleri... Eğitimsizlik nedeniyle olan cinsel korkular, sorunlar, birliktelikleri bitiren cinsel uyumsuzluklar...
ÇÖZÜM NE?
Geleneksel olarak bu konuda bulduğumuz çözüm, yasaklamak, cezalandırmak ve korkutmak. Şimdiye kadar bunların işe yaramadığını görmüş olmamız gerekirdi. Ama görememiş olmalıyız ki, yeni ceza yasamıza ergenlik döneminde cinsel ilişkiye hapis cezası koyarak devletimiz vicdanını rahatlattı. Hatta bazı erişkinler! Devletten bile atak çıkıp, sokakta yan yana olan ergenleri zabıtalara toplatmaya başladı. Tüm bunların çözüm olmadığını görmek için okula bebekleriyle giden anneler, babayı sadece özenilecek bir mafya terimi sanan delikanlı babalar, tedavisi olamayan ve bir ülkeyi her anlamda batırabilecek bir hastalık olan genç AIDS'lilerle karşı karşıya kalmayı mı beklemekteyiz? Bir yandan bu yanlış önlemleri alırken, bir yandan basınımızla, filmlerle, dizilerle cinselliği, çocuk ve ergen cinselliğini uygun olmayan şekilde körüklemeyi, özgür basın ve sanatla açıklamamız olanaklı olacak mı? Her gün 15-16 yaşında iki gencin ailesiyle aynı evde sevgili olarak yaşadığını ve bunun komik olduğunu anlatan diziyi birlikte seyrettiğimiz, açtığımız her kanal ve sayfada kendi yaşlarındaki insanların birer cinsel obje olarak sunuluşuna bakıp, çocuğumuzla onların aşklarını! Tartıştığımız zaman ne söyleme hakkımız var? Hiçbir cinsel eğitim vermeyip, cinselliği konuştuğu zaman kızdığımız, hapse atmaya çalıştığımız, yanlış özdeşim modelleri sunduğumuz gençlere "Biz de bilmiyorduk, yanlış yapmışız" demek yetecek mi? Tabii onu da diyecek kadar bilgimiz ve cesaretimiz varsa... Çözüm önce kendimizi sonra çocuklarımızı eğitmekte. Ayrıca sizce de ergenleri cezalandırmak yerine, yanlış örnekleri ve bilgileri verenleri denetleme zamanı gelmedi mi?