Terör aslında çok da alışık olmadığımız bir olgu değil. Ama şimdi tüm dünyada, ürkütücü bir olgu çıktı: Kurbanın belli olmadığı, keyfi seçildiği bir terör. Yani bizi de hedef alabilecek, nerede ve ne zaman olacağı belli olmayan bir şiddet. Bu tür terör eyleminin yoğun korku yarattığı, bu korkunun toplumları otoriteyle çatışmaya ve geleceğe ilişkin umutsuzluğa düşürdüğünü bilenlerin, bu bilgi nedeniyle amaçlı yarattığı şiddet eylemi. Terör bir anlamda yaratıcı kötülüktür ve teröristi yaratır. Araştırmalar insanların kötülüğe çok çabuk yönlendirilebileceğini göstermektedir. Terörist terörü, terör korku ve öfkeyi, bunlar da saldırganlığı ve başka türlü bir terörü yaratır. Terör eyleminin amacı herhangi bir yer ve zamanda saldırma yeteneklerini göstererek moral bozukluğunu bir araç ve hedef olarak kullanmaktır. Kurbanlar gerçek hedef değildir. Keyfi seçilen kurban tüm toplumu potansiyel kurban haline getirir. Nerede ve ne zaman olacağına ilişkin belirsizlik, yıkıcı bir etki yaratır. Savunma yeteneğinin aniden kaybolması ve kaçış yollarının tutulmuş olması umutsuzluk yaratır.
TERÖR VE BASIN
Terör olaylarının basında yer alışı terör yaşayan her ülkede tartışılan bir konudur. Olayın basında çok fazla yer alması teröriste ve halka teröristin gücünün çok fazla olduğu hissini verir. Ayrıca teröristten çok, otoritenin eleştirilmesi korkuyu artırır. Terörizmin amacı da budur. Ancak basında görüntüden çok, sözel ve yazılı bilgilendirme, başa çıkmanın öğretilmesi insanları tetikte tutar ve cesareti artırır. Terörizm ile aktif olarak başa çıkabilmenin en basit yöntemi, bazı savunma ve önlem yollarının halka öğretilmesidir.
ÇOCUKLAR
Terör karşısında çocukların tepkileri ve incinirlikleri farklıdır. Yaşlarına göre değişik belirtiler göstermekle birlikte terör, çocukları yoğun bir çaresizlik duygusuyla başbaşa bırakır ve güven duyguları zedelenir. Erişkinler ve otorite olarak kendimizi olduğu gibi çocukları da fiziksel olarak terör eylemlerini engelleyerek koruyamasak da, onları terörürün ruhsal etkilerinden korumakla yükümlüyüz. Uygun zamanlarda onlarla konuşmak, olaya ilişkin duygularını öğrenmeye çalışmak çocukları rahatlatacaktır. Basında yer alan haberlerden onları uzak tutmak, ruhsal dengelerini koruyacaktır. Özellikle son olaylardan sonra bazı gazetelerde köşe yazarları bu konuda uzmanlara katılmadıklarını, çocukların bu vahşeti ve gerçekleri görmesi, öğrenmesi gerektiği yönünde görüş bildirmektedir. Ancak terör görüntülerinin izlenmesi çocukların güçlenmesine ve gerçeklerle büyümesine değil, korkularla ve ilerde şiddete eğilimli olarak büyümesini sağladığı deneyimlerle bilinen bir gerçektir. Evdeki yaşantıyı normal sürdürmek, erişkinlerin tepkilerini ayarlaması, çocuğun güven duygusunu onarmaya çalışmak, gerek duyduklarında erişkinlerle konuşabileceklerini ve endişelerini aktarabileceklerini anlatmak etkilenmeyi azaltır. Terör sonrası travma bozukluğu erişkinler için de çocuklar için de bir risktir ve gerektiğinde uzman desteği alınması gerekir.
NE YAPMALI?
Terörizmin dolaylı bir strateji olarak görülebileceğini söyleyen Fromkin, bir saptamada bulunmuştur: "Bu stratejide, kayıp ve kazanç terimleri sadece sizin teröristlere verdiğiniz karşılıklara göre belirlenir. Terörizm, sadece siz ona, teröristlerin sizlerden beklediği karşılığı verirseniz kazanır. Bunun anlamı şudur:
TERÖRİZMİN KADERİ SİZİN ELLERİNİZDEDİR, TERÖRİSTLERİN DEĞİL"
Haydi gelin onların beklediği karşılığı vermeyelim teröristlere, korunalım, tedbir alalım, başa çıkmayı öğrenelim, gerekirse yardım alalım ama onlara inat, aşktan ve yaşama sevgisinden, bağlılıktan bahsedelim. İnadına yaşamaktan bahseden şairleri unutmayalım ve kaderimizi onların ellerine bırakmayalım.