Hayatımda başına çakılıp izlediğim ilk sitcom Seinfeld'dir! Hatta belki Friends'le birlikte, hayat boyu seyrettiğim iki sitcom'dan biri. New York'da öğrenciydim. Soğuktan evde oturduğum bir akşam, televizyonu açtım ki, birileri gömleğin ikinci düğmesinin yeri gibi, cipsi ısırdıktan sonra tekrar sosa banmak pislik midir gibi (!) aramızda dalga geçtiğimiz, sohbetini yaptığımız şeylerden bahsediyor. Ve alabildiğine komik! New York'luların seyredeceği, bağımsız, küçük bütçeli bir proje olarak yola çıkan Seinfeld, Amerika'daki üçüncü ayını idrak eden bir Türk genç kızını nasıl yakalamıştı? Daha da ilginci, bütün Amerika'yı, bütün dünyayı müptelası haline getirip, "Tüm zamanların en iyi dizisi" unvanını nasıl almıştı?

SİTCOM HAYALLERİ KURDURTTU
Şehir mizahının, klişelerle dalga geçmenin, gündelik hayattaki detaylara takılmanın ana hatlarını oluşturduğu dizinin konusu, aslında yaratıcılarının da deyimiyle "hiçbir şey"di! Seinfeld, bana sitcom seyrettiren, sonraki yıllarda da sitcom yazma hayalleri kurdurtan, farklı bir televizyon şovuydu. Gerçek diyaloglarıyla, günlük sohbetlerle, doğal oyunculuğuyla, benimle konuşabilen yegane durum komedisiydi. Ve ilk bölümünün yayınlanmasından yaklaşık 10 yıl sonra, bir hafta önce, Amerika'da Seinfeld'in DVD'leri çıktı. Tahmin edersiniz ki ilk sipariş edenlerden biri bendim. Hatta Avrupa Yakası'nın ilk bölümlerinden birinde, artık dizinin tutmuş olduğuna kanaat getirince, bir bölümün hikayesiyle oynayarak, bu işi yapmama ilham vermiş olan Seinfeld'e bir gönderme bile yaptım. Bir korsan filmcilik hikayesiydi, öykünün dönemeç noktaları, benim en sevdiğim Seinfeld bölümünü andırıyordu ve "Jerry Seinfeld'e teşekkürler" yazısıyla bitiyordu. (Hoş, o yazı, bir montaj hatası olarak bir sonraki bölümde de orada kaldı ve hatta internette, Avrupa Yakası'nın hikayesini Jerry Seinfeld yazıyormuş gibi dedikodulara bile sebep oldu ama, neyse!) DVD'lerin ekstra bölümlerinden öğrendiğim kadarıyla, şovun büyük bir bölümü, Jerry Seinfeld tarafından yazılmıyormuş zaten. Avrupa Yakası'ndaki tek tabanca durumun aksine, Larry David ve hatta bir tanesi eski dergici (benden dergici olmasın!) olan bir grup yazar varmış diziye katkıda bulunan. Hiçbiri daha önce sitcom yazarlığı yapmamış insanlardan oluşan uçuk kaçık bir ekip! Seinfeld meraklısı olup, o DVD'lere henüz ulaşamayanlar için ilginç notlar gözüme çarptı. Larry David'i, yani işin esas yazarını, biz hep Saturday Night Live'in yazarlarından biri olarak bilirdik. David, o şovda sadece birkaç ay çalışmış ve yalnız bir skeci yayınlanmış, başarısız bir senaristmiş! Ama New York'da tanınan bir stand up'çı olan Jerry Seinfeld, NBC'ye çağırılıp kendisinden bir dizi istendiğinde, Seinfeld, Larry David'i aramış, çünkü: "Larry David, o güne kadar tanıdığı, herhangi bir şeyler yazan tek insanmış!" Aynı dizideki gibi, kara kara düşünmeye başlamışlar, ne yazsak acaba diye! Markette dolaşıp, kasada satılan saçma sapan ıvırzıvırla ilgili espri yaparken, "Tamam" demişler, "Böyle, şundan bundan bahseden bir dizi yok televizyonda, onu yapalım!"

TÜM ZAMANLARIN EN İYİ DİZİSİ
Devamı gerçek bir film hikayesi gibi! NBC yetkilileriyle kavgalar, şovun başarısız olması, dört bölümde bitmesi. Yetkililerden şovun "Çok elit bir mizah zevkine sahip, fazla New York'lu, küçük bir kitleye hitap edeceğiyle ve başarısız olacağıyla ilgili uyarılar. Elaine'in, tek kadın karakter olarak diziye katılması. Sonra birtakım tesadüflerle tekrar yayınlanması, vs. vs... Seinfeld, yani "Tüm zamanların en iyi dizisi", ikinci sezonun ortalarına kadar, rating listelerinde kıvranan bir diziymiş! Tahmin edersiniz ki, Türkiye'de hiç şansı olmazdı böyle bir sitcom'un! Ne mutlu ki, o dizinin, yazarına ilham kaynağı olduğu Avrupa Yakası, tuttu ve gidiyor. Bu vesileyle, onuncu yılında dünyaca ünlü bir televizyon klasiği olan Seinfeld'i kutlar, verdikleri neşe ve ilham için, bir kez daha kendilerine teşekkürü borç bilirim!