Yukarıdaki düşüncelerimi Sinan Akçıl'la paylaştım, biraz da egosunu harekete geçirip ağzından laf almaya çalıştım.
Sinan; Ferhat Göçer, Mustafa Sandal, Gülben Ergen, Ebru Gündeş, Ajda Pekkan, Hadise, Hande Yener, İzel, Ziynet Sali'ye şahane şarkılar yaptı.
Ve bir gün "Sıra bende" dedi. Şimdi, besteci olarak yaşadığı doyumun daha fazlasını yaşadığını söylüyor. Çünkü konserler, karşısında büyük bir kitle ve alkışlar var.
SIRA ARTIK BİZDE"
Sohbet ederken, "Bizler; Serdar, Tarkan ve Kenan'dan sonra gelen kuşağız. Sıra artık bu kuşağa geldi" dedi.
Benim müzik dünyasındaki 'el ele verme' değerlendirmeme de "Herkes akıllandı. Çünkü pasta paylaşılıyor. Dolayısıyla herkes birbirinin projesinde yer alıyor" dedi.
Şimdi Sinan'ın da yüz binlerce hayranı olduğuna göre artık başkalarına şarkı yapar mı? En iyi şarkıyı kendine saklar mı?
İşte bunları merak ettim.
"Enerjisine inandığım, içtenliğini hissettiğim insanlarla elbetteki çalışacağım, onlara şarkı vereceğim" dedikten sonra bombayı patlattı: "Ama Tarkan'a beste vermem. Ancak Tarkan 200-
300 bin dolar bir hayır kurumuna bağışlarsa, o zaman düşünürüm..."
Sinan'ın bu sözleri size de uçuk geldi mi?
İlk anda bana da öyle geldi. Ama sonra açıkladı durumu: "İyi bir şarkı yaptıysam o hakkı kendimden yana kullanırım. Çünkü ikimize olacak şarkılar aynı çizgide. İşte bunun için vermem."
Evet, Sinan haklı... Şarkıcılık kariyerinde bir meydan okuma seziliyor ama benim yukarıda yazdıklarım da doğrulanıyor: Besteciler el üstünde tutulacak ve kendi albümünü yapan her durumda kazançlı çıkacak...