Geçen hafta öyle öfkeliydim ki; 'Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisi ile ilgili yazdığım yazıdaki duygularım herkese geçmiş.
Gerçekle senaryoyu ayırt edemeyen bir toplumda, Cemile'ye tecavüzün reyting ve tıklanma oranı dışında kimseye bir şey kazandırmadığı gün gibi ortada.
Bir okuyucumdan gelen uzun bir mektupta okuduklarım moralimi daha çok bozdu. "Ben de Cemile gibiydim. Hâlâ neler yaşıyorum bir bilseniz" diyerek başından geçenleri anlatmış. Ama burada yazmayacağım onları.
YANITI BEN BULDUM
O kadının kaderini değiştiremiyorsak, hikayesini yazmanın kime ne faydası var!
Geçen hafta demiştim ki; "Cemile'ye tecavüz edildi de ne oldu?
Kime ne ders verdiniz? Kime ne kazandırdınız, kime ne kattınız!"
Kimseden yanıt gelmedi tabii.
Yanıtı ben buldum.
Demiştim ya; "Şimdi sırada internet var" diye... Demiştim ya; "Sizler Cemile ve Ali'yi izlemek için tıkladıkça tıklayacaksınız. Ama Cemile gibi kadınların ruhundaki çizikleri hiç düşünmeyeceksiniz" diye...
Pazartesi sabahı itibariyle bu başlıkta yüzlerce sayfa ile karşılaştım internette...
Herkes yüklemiş sahneleri. İzlemeyen de izlemiş. Şahane!