72. Koğuş'un galası, Kanyon Sinemaları'nda yapıldı. Galaya bir saat kala gittim Kanyon'a, Gina'da oturup bir şeyler yemek için. Galaya gelen pek çok insan orada toplanmıştı zaten. Biz yemeklerimizi yerken salondan haberler gelmeye başladı; "İçerisi çok kalabalık. Kıpırdayacak yer yok" diye... İşte en sevmediğim şey. Film mi izleyeceksiniz, eziyet mi çekeceksiniz! Sonunda "Haydi şansımızı deneyelim" diyerek içeri girdik. Ben "2 bin kişi var" dedim, biri bin 200 kişinin davetli olduğunu söyledi. (Abartmıyorum 800 kişi de yandan yandan girmiştir içeri.) Galayı düğün alayı zannedip süsle püsle gelenler mi istersiniz, kameraları "Beni de görür nasıl olsa" diye takibe alanları mı... Oyuncuların filmi izleyeceği salonu öğrenip oraya yığılanları mı istersiniz... Bir görmemişlik, bir görgüsüzlük. (Filmdeki Adembabalar'dan farkımız yoktu!) Sonunda bir kalabalığın içinde sürüklenerek filmi izleyeceğimiz salona girebildik. Ama meraklı kalabalığımız oturacak yer bırakmadığı için Hülya Avşar bile en öne oturmak zorunda kaldı. Sonunda Kerem ile Yavuz seslendi de, arkalara geçebildi. Ben diyorum ki sinema yapan bütün arkadaşlara: Şu büyük galalardan vazgeçin... Kimse girişte davetiye sormuyor. Dolayısıyla "Galaya geldim" diyen herkes elini kolunu sallayarak içeri girebiliyor. Peki, kontrolünü sağlayamadığınız bu kalabalıkta bir olay çıksa, kim ne yapacak?