Sinan Akçıl'ın bir stüdyo dairesi var Astoria'da... Ancak yolu oradan geçenler, o küçücük mekanda o şarkıların nasıl doğduğunu bilebilir. Sinan'la o şarkıların doğum hikayesini konuşurken (ki o konu Touch İstanbul'un Şubat sayısında 'Şehir ve ilham' başlığıyla yer alacak) Ajda'nın yeni şarkısını dinleme olanağı da buldum. Albüm Şubat ayında çıkacakmış. Merak tabii... Şarkıyı yazan adam karşımda olunca, dinlemeden oradan ayrılmak olmazdı.

MİKROFON İYİ YORUMCU SÜPER
Ve dinleyince bir ayrıntıyı da öğrendim. Sinan şarkıyı yaptıktan sonra demoyu Ajda Pekkan'a göndermiş. Birkaç gün sonra Ajda bu stüdyoya gelmiş. Ortamdan keyif almış. Ve "Şarkıyı okuyacağım. Bir deneme yapmak istiyorum" demiş. Okumaya başlamış. Sinan da o sırada kayıt yapmış. Ve bu ilk yorumu öylesine beğenmişler ki; albüme bu ilk kayıt girecekmiş. "Burada nasıl kayıt yapılır ki?" diye sordum ben de... Bildiğiniz bizim evin salonu gibi bir yer. "Mikrofonum çok iyi, yorumcu da süper" dedi Sinan... İşin şakası bir yana... Ajda'nın aldığı ve hissettirdiği duygu, öyle 'tamam' bir şeymiş işte. Doğrudur; bazı anların büyüsü vardır. Bir kez daha yaşamaya kalkarsınız o anı, asla olmaz. Demek ki; doğru yerde, doğru zamanda diye bir şey var. Ve ne güzel ki; Ajda ile Sinan bunu yakalamışlar.