Bu kaçıncı bilmiyorum. Eminim siz de karıştırmışsınızdır artık. Demet Akalın ile Oğuz Kayhan'ın ayrılıp barışmalarından söz ediyorum. Kaç defa birbirlerini yaralayıp, kaç defa birbirlerini tedavi ettiler, ben bile sayısını unuttum artık. İnsanın hayatına yeni bir yön çizmeye karar verip, çok geçmeden kendisini yeniden aynı yolun başında bulması tuhaf geliyor. Yani aslında bunca hareket ve eylem içinde bir adım daha ileri gidemiyor, hep aynı noktada, kendi etrafınızda dönüp duruyorsunuz. Bence Demet ile Oğuz, her "Bitti artık" dediklerinde karşılıklı olarak birbirlerini sınava sokuyorlar. Hem kendilerinin, hem aşklarının sağlamasını bir kez daha, bir kez daha yapıyorlar. "Böyle de olur mu? Bu işin suyu çıkmış" diyenleriniz olabilir. Kimseyi eleştirmemek lazım. Demek ki onlar da böyle yaşıyorlar. Hem aşkta mantık aranmaz. Her aşkın da kendi mantığı vardır. İlişkisini bitirip, kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kadın, 24 saat sonra ayrıldığı erkeği bir başka kadınla gördü diye eşyalarını yakıp yıkmaz... Hiçbir erkek de ilişkisini bitirdikten birkaç saat sonra; aşka hazır bir biçimde bir başka kadınla yan yana gelmez. O kadar da değil yani... Bütün bunlar; Demet ile Oğuz'un birbirlerini sınama biçimleri... Aylar önce de yazmıştım; aşk kendini tüketmeden birbirlerini bu yollarla tüketmeleri mümkün değil. Aksine, her defasında daha büyük bir romantizmin içinde buluyorlar kendilerini. Geçen sefer alyans takmak yerine, parmaklarına birbirlerinin adlarını yazdırmışlardı. Şimdi Paris'telermiş... Her gün heyecan, her gün adrenalin... Belki de aşk tam da bu...