Özlem Savaş ihtihar girişiminde bulundu, saatlerce hastane kapılarında bekletildi... Sonunda Savaş Ay araya girdi, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde yer bulundu ve yoğun bakıma yatırıldı. Kurtuldu... Böyle okudunuz haberi gazetelerde. Bir hayat hikayesi böyle üç,beş satıra sığdırıldı. Şimdi Özlem televizyon programlarını dolaşıyor; biz de soruyoruz ona; 'Seni bu noktaya getiren nedenler neydi?' diye. Ne anlatsın kız? Daha ne kadar anlatsın? Kendine geldiğinde utanarak aradım onu. Ne diyecektim ki? "Geçmiş olsun..." Eee, sonra? Benim geçmiş olsun demem ya da birilerinin geçmiş olsun demesi Özlem'in hayatını hafifletmiyor ki. Birileri el uzatmadığı sürece de hafiflemeyecek. Yine borçla, parasızlıkla boğuşacak. Başımıza gelmeyen, bizim yaşamadığımız hiçbir olayla bağ kuramıyoruz, içine giremiyoruz. Paramız varsa; parasızlığın ne olduğunu hissedemiyoruz. Bu intiharla ilgili yorumlara baktım internette. Ve acımasızlığı gördüm. 'İnsan intihar ederken, niçin başkasını arar ki? Bal gibi reklam' diyenler var. Sizce hayat kime daha acımasız davranmış; Özlem'e mi, bu yorumları yapanlara mı? Hepimiz kendimizi öldürmüşüz zaten. Birbirimizin hayatından geçip gidiyoruz. Kimseyi tanımıyoruz, kimseye dokunamıyoruz, kimseye elimizi uzatamıyoruz. Sadece izliyoruz ve ahkam kesiyoruz. Özlem'in intiharı sahici gelmiyor, bizde hiçbir duygu uyandırmıyor ama ekranlarda bağıranlar çağıranlar, birbirlerini tehdit edenler, parmaklarını havada sallayanlar taraftar topluyor. Reytingler tavan yapıyor. O reytingler de büyük paralar kazandırıyor. Özlem Savaş ise sistemin içine giremediği, o kurallara uyamadığı için evinde oturuyor. Merak ediyorum; şov dünyasından hiç kimse aradı mı Özlem'i? Yanına gidip gözlerinin içine bakabildi mi? 'Bir şeye ihtiyacın var mı?' diye sordu mu? (Ben karşılıksız el uzatan bir Cengiz Eren'i biliyorum bir de Arif Verimli'yi.) Hastaneden senet imzalayıp çıkmış. O parayı bir televizyon programı ödemiş. Ambulans parası ise hala ödenmemiş. Çünkü borçları var ve hala bir işi yok. Her şeyi sıfırlayabilmek için, yaşayabilmek için sadece iş istiyor, çalışmak istiyor. Başka hiçbir şey değil...