Televizyonda kurallar tersinden işliyor. İşini iyi yapan ekrandaki yerini kaybediyor. Eğer bir yarışmadaysa eleniyor ama bağıran, çağıran, kendine bir hikaye yazan kalıyor. Bakın bir şarkı yarışmasında, performansı ile önce herkesi hayrete düşüren sonra da büyük takdir toplayan Hande Subaşı elendi gitti. Hatırlayın, ilk haftanın finalinde en çok konuşulan isim oydu. Güzeldi, gençti, üstüne üstlük çok da iyi şarkı söylüyordu. Yani buradan star olarak çıkabilirdi. Ama bir eksiği vardı... Ağzı pek de laf yapmıyordu. Kimseye sataşmıyordu. Aslında kendini kimseye kurban etmek istemiyordu. Bu nedenle de bu hafta elendi, yarışmaya veda etti.
HİLAL ÖZDEMİR ORADA
Ama bakın, Oray Eğin ile mahalle ağzı kıvamında tartışmalar yaşayan Hilal Özdemir aslanlar gibi orada. Neyse... Hande, dün sabah program konuğumuzdu. Sabah sabah, canlı yayında iki şarkı söyledi, herkesi kendine yine hayran bıraktı. Elenmeyi öyle hırs yapmış falan da değil. Yani istese birkaç ay içinde albümlü bir şarkıcı olarak karşımıza çıkabilir ama "Eğer bunu yapacaksam öncelikle eğitim almam gerekir. Bunun için de uzun bir zaman gerekiyor" diyecek kadar da sakin, akıllı...
KAYBETTİ GÖRÜNSE DE...
Sözü nereye getireceğim? Beykent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ünsal Oskay hocaya bu yarışmayı izlettirmişler ve sonunda da fikrini sormuşlar. O da ekranda yaşanan bütün bu komiklikleri "Çok trajik" sözleriyle tanımlamış. "Peki izlemeyelim mi?" diye sormuşlar. "Hayır izleyin ama başka bir şeyler yapmayı deneyin. Çocuğunuzu sevin, tuvalete gidin ya da yanınızdaki eşinizi sevin. Böylece daha az hasarla, tekrar 'insan' olma noktasına doğru yaklaşmayı deneyin" demiş... Bakın, farkında olmadan hepimiz kendimizden bir şeyler kaybediyoruz. Aslında 'bir şeyler' demek de doğru değil, bizzat kendimizi kaybediyoruz. Şu anda Hande Subaşı kaybetti gibi görünse de, uzun vadede kimlerin kazanıp kimlerin kaybettiğini hep birlikte göreceğiz. Eğer kaybeden Hande olursa; "Demek ki hayat hiç adil değil" diyeceğim.