Harika Avcı'nın içine düştüğü açmazı düşününce onun 80'li yıllarda fırtına gibi esen hali geldi gözlerimin önüne. O dönemin haftalık magazin gazetelerinin kapaklarını süslerdi fotoğraflarıyla. Gazinoların en çok aranılan ismiydi. Gençti, güzeldi, parası vardı. Erkeklerin ilgisi onun üzerindeydi. Kısaca, o yukarılardaydı, dünya da onun ayaklarının altında... Şimdi? Şimdi eminim dünyanın bütün ağırlığı onun üzerinde... Peki bu çöküş nasıl yaşandı? Çünkü değişime ayak uyduramadı. Bunu başaramayınca eskisi gibi iş yapamaz oldu. Bir yandan yaşı ilerliyordu. Eee, yaş ilerleyince güzellik de silah olmaktan çıkmaya başladı. Sonunda ilgi bitti ve tabii sevgi de... Son yıllarına bir bakın. Sürekli mahkemelik haberleriyle gazetelerin üçüncü sayfasına konu oluyor. Ya da onu bir hastanede kriz geçirirken görüyoruz. Üvey kardeş Ahmet Önengil de vesayet davası açmış. Harika'nın alkol problemi olduğunu ve kendisini koruyacak durumda bulunmadığını söylüyor. O da isyan ediyor, "Ben akıl hastası değilim. Abimin benim paramda gözü var" diyor... Dışarıdan bakıldığında Harika Avcı'nın yaşamına; bu durum pek çok kişiye "Bir yıldızın sönüş hikayesi" gibi gelebilir ama onun durumu şöhretin akıllı kullanılmadığında insanı ne hale getireceğinin en güzel örneğidir. Ders almak, dersler çıkarmak gerekir. Yıllardır bu dünyanın içinde böyle dramlarla dolu çok yaşam gördüm. Daha dün sabah televizyon programında konuğumuz olan Yalçın Menteş anlattı, çok popüler bir iş yaptıktan sonra nasıl boşluğa düştüğünü... Nasıl alkolizm batağına saplandığını... Nasıl elindekini avucundakini satmak zorunda kaldığını... Benim dikkat çekmek istediğim konu; aslında kadınların, şov dünyası içinde yer alan kadınların hem kendi hayatları hem de o dünya içindeki duruşları... Varoluşunuzu sadece güzelliğinize yaslarsanız, sadece polemiklerle gündeme gelirseniz, sadece yaşadığınız aşklarla değer bulduğunuza inanırsanız gün gelir, bütün bu alanlarda sizin yerinizi dolduracak daha genç, daha güzel birileri çıkar. Hem de çok geçmeden... Çünkü hayat bütün boşlukları doldurur. Doğanın kanunudur bu. Harika Avcı acı bir örnek. Kendini yönetemedi, hayat içindeki konumlandırılmasını beceremedi ya da buna hiç kafa yormadı. Çünkü o günlerde her şeyin onun olduğuna inanıyordu. Ya da her şeyin üstünde olduğuna. Nedeni ne olursa olsun, sonuç acı. Genç arkadaşların bu hayatı bu gözle izlemelerini tavsiye ediyorum. Çıkarılacak o kadar çok ders var ki! Magazin dünyasına şöyle bir bakın; olmayan defilelere rağmen 'olan' mankenler, olmamış şarkıcılıklarına rağmen başkalarına laf atarak televizyon ekranlarını kaplayan şarkıcılar... Ne kadar kalabalık değil mi? Peki daha genç mankenler, daha genç, güzel, alımlı şarkıcılar gelince onlar ne olacak? Dünyanın bütün ağırlığı onların da üzerine binecek... Ve bir yerlerde bir gazeteci, sönen bir hayatın hikayesini yazacak...