Harbiye Açıkhava'yı ilk kez bu kadar kalabalık gördüm. Serdar sahneye çıktığı anda müthiş bir hareketlenme oldu. Çığlık çığlığaydı insanlar. Bir hareketiyle binlerce insana nasıl hükmettiğini görünce "Bu güç insanı şaşırtmadığı sürece çok güzel. Böyle bir tatmin başka hiçbir işte yoktur" dedim. Ve ne yazık ki, birkaç dakika sonra da o gücün insanı nasıl şaşırttığını, nasıl tahrik ettiğini maalesef gözlerimle gördüm... Serdar Ortaç'a konserin o müthiş ambiyansı yetmedi, insanları hop oturtup hop kaldıran o muhteşem şarkılarının gücü yetmedi ve nedense konuşma ihtiyacı hissetti. Frank Sinatra ile basın arasındaki ilişkiden bir örnek vererek (Çok da hoş bir örnek değildi) sözü kendine getirdi, yaptığı açıklamalardan söz etti ve "Hakkımda okuduğunuz haberlerin yüzde 98'i yalandır, geri kalanı doğrudur" gibi bir laf etti... Hükmettiği kalabalıktan bir onay almak istedi. Aldı da o onayı, alkışlandı da... Sonra... Sonra ertesi günü bir açıklama yaptı. Aynen aktarıyorum: "Dünkü Harbiye konserinde yaptığım birkaç konuşma, sanırım değerli basın mensubu arkadaşlarım tarafından yanlış anlaşılmıştır. Ben Frank Sinatra gibi büyük bir sanatçının, hayatı boyunca yaptığı patavatsız konuşmalarından dolayı basın tarafından ağır eleştiriler aldığını, bazen benim de bu tarz konuşmalarımın olduğunu ama buna rağmen gerçekte ne ifade etmek istediğimi anlayıp, beni gelip seyrettiğiniz için teşekkür ederim diyerek aslında basın mensubu arkadaşlarımı onore etmek istedim." Siz bir şey anlayabildiniz mi? Ben anlayamadım! Serdar'ın basın mensubu arkadaşlarını nasıl onore etmeye çalıştığını anlayamadım. Aslında kimseyi onore etmesine de gerek yok o ayrı. Herkes görevini yapıyor sonuçta... Hatırlarsanız, geçenlerde "Evleneceğim kadın Cansu Dere gibi bir kadın olmalı" demişti; bu lafın nerelere gideceğini hesaba katmadan. Sonra ne dediğini anlatabilmek için epey çaba sarf etti. Tıpkı konser gecesi yaptığı konuşmanın ne anlama geldiğini açıklamak gibi... Hep aynı şey yani... Bence Serdar hiç konuşmasa ve sadece şarkı söylese. Yetmez mi acaba?