Barcelona'ya gittiğimde kendi kendime şöyle demiştim: "İstanbul'dan sonra yaşayabileceğim tek yer..."
Deniz var, tarih var, kültür var, sanat var ve ayrıca bir futbol şehri... Daha ne olsun?
Ama Barcelona halkı turistlerden fena halde sıkılmış. Tek başına yılda 34 milyon turist ağırlayan şehrin sakinleri, yabancılar yüzünden kendi şehirlerinin güzelliklerini yaşayamamaktan şikayetçi. Belki de dünyada turizm gelirine boğulmaktan yorulan ve sıkılan tek kent Barcelona.
Şehrin yerlileri her fırsatta turist yoğunluğunu protesto eden eylemlere girişiyorlar. Son olarak geçen hafta toplanıp tüm turistleri su tabancalarıyla bir güzel ıslattılar.
Ne yalan söyleyeyim, onlara hak vermiyor değilim. Özellikle de bayramlardan sonra Altınoluk'un halini gördükçe... Denizi kirleniyor, suyu azalıyor, marketleri yağmalanıyor, sahiller çöplüğe dönüyor, alt geçitleri sidik kokuyor, trafiği kilitleniyor v.s... Elimde eldiven ve çöp torbasıyla arkalarını toplamaktan bitap düşüyorum...
Gelecek yaz elimde su tabancasıyla bekliyor olacağım. Haberiniz olsun!
İpek Tuzcuoğlu haksız mı?
Bu ülkede "Kral çıplak" diyeni hemen giyotine gönderirler. Sevgili İpek Tuzcuoğlu da İşin Aslı programında söylediği bir cümle ile haksız yere engizisyonun yolunu tuttu.
Peki ne demişti İpek? "Ekonomik özgürlüğünü versen evli kadınların yüzde 95'i boşanır."
Vay sen misin bunu söyleyen? Her sabaha yüreğinde yeni darağaçları kurarak uyanan "sosyal imha tayfası" yine fırsatı kaçırmadı tabii. Kadıncağızı yerden yere vurdular, linç etmeye doyamadılar.
Severek evlenen, yıllar geçse de aşkları gram eksilmeyen o küçük ve mutlu "azınlığı" tenzih ederek söylüyorum ki, sevgili İpek yerden göğe haklı. Kadınların büyük çoğunluğunun, kendilerinin ve çocuklarının maddi istikbali için evliliğe "katlandığını" herkes bilir ama bunu söyleyebilmek cesaret ister.
Çekirge niye sıçrasın ki?
Sosyal medyada dolaşırken Mazhar Alanson'un bir Umre anısına rast geldim. İçerdiği değerli mesaj ve felsefi derinliği yüzünden sizlerle de paylaşmaya karar verdim:
"Yerde bir çekirge gördüm tavaf öncesinde. Çekirgeyi aldım yerden, sonra tavaf ettim. Cebime koymuştum hatıra olarak götürecektim. Ondan sonra tam dönerken, çekirgeyi aldığım noktadan geçerken düşündüm. Dedim ki, çekirge rüyamda karşıma dikilip 'Ben mis gibi Kabe'de kalıyordum da sen beni buralara niye getirdin?' derse ne yaparım diyerek aldığım yere bıraktım. İlerledikten sonra aklıma geldi, çekirge kendini tavaf ettirdi ya bana."
Haberin doktoru
Pazar akşamı Show Ana Haber'i açtığımda akışta bir değişiklik olduğunu, ana haber yerine bir tıp programı yayınlandığını sandım. Zira nöbetçi sunucu Burcu Selçuk stüdyoya adeta bir doktor kıyafetiyle gelmiş gibiydi.
İçinde ameliyathane giysisini andıran bir gömlek, üzerinde de doktorların giydiği beyaz gömleği andıran bir ceket vardı.
Görüntüye bir de siz bakın istedim. Ne dersiniz, abartıyor muyum?
Gaf kürsüsü
Turnike'de Mehmet Ali Erbil trene ait bir şeyi sordu. Yarışmacı cevap verdi: "Dümen?"
Zap'tiye
Dünyanın en zenginlerinden Bezos, nişanlısı ile Bodrum'da yediği akşam yemeği için 3 buçuk milyon lira hesap ödemiş. Bu paraya Gazze'deki tüm aç çocuklar bir haftalığına doyabilirdi.
Ne demiş?
Atv'nin yarışması Milyoner'deki soru herkesi gülümsetti: "Hangisi, canlıları beslenme biçimlerine göre sınıflandırırken kullanılan ifadelerden değildir? A- Karnivorlar B- Omnivorlar C- Herbivorlar D- Köftehorlar."