Türkiye bir kez daha Atv'deki Müge Anlı ile Tatlı Sert'e kilitlendi. İzleyenler birkaç gündür akla ve vicdana sığmayan bir olaya tanık oluyorlar.
Umut Yetik isimli baba, 19 yaşındaki oğlunun 29 yaşındaki eşiyle kaçtığını iddia ederek, yanlarında götürdükleri 8 yaşındaki kızı Melodi'ye kavuşmak için Müge Anlı'nın programına geldi. Canlı yayına çıkan ikili, yasak aşk iddialarını doğruladı. Aile Bakanlığı yayını ihbar kabul etti ve 8 yaşındaki çocuk için uzmanlar devreye girip, onu devlet korumasına aldı. Daha sonra yayına katılan Tuğçe Akpençe ve birlikte kaçtığı üvey oğlu 19 yaşındaki Mustafa Yetik, milyonların önünde ilişkilerini kabul etti. Çocuğun babasına verilmek yerine devlet koruması altına alınmasının sebebi ise Tuğçe Akpençe'nin "Babası kızına işkence ediyor, onu öldürmek istiyor" şeklindeki sözleriydi.
Önceki gün yeniden canlı yayına bağlanan Tuğçe Akpençe, baba hakkındaki iddialarının kızgınlıkla söylenmiş sözler olduğunu, gerçekleri içermediğini belirterek devlet koruması altına alınan kızının babasına teslim edilmesini istedi. Bu arada baba Umut Yetik hakkında uyuşturucu bulundurma iddiasıyla açılan bir dava bulunduğu için koruma altına alındığı da ortaya çıktı. Kişisel görüşüm bu olayın da iftira ve kumpastan kaynaklandığı yönünde. Bu olayla birlikte "Müge Anlı farkı" bir kez daha ortaya çıktı. Konuyu enine boyuna araştırmasa, fikri takip yapmasa, kaçaklar üzerinde baskı kurmasa o masum çocuk bir iftira yüzünden babasından ve geri kalan ailesinden mahrum şekilde senelerce yurtlarda yaşamak zorunda kalacaktı.
Evet, çok şükür ki devletimiz bu şekilde ziyan olmak üzere olan evlatlarına her zaman sahip çıkıp, onların en iyi şekilde yetişmesini sağlıyor. Ama o çocuğun ailesinden uzak geçirdiği gecelerin yarattığı travmayı bir de ona sormak lazım.
Teşekkürler Müge Anlı... Bir kez daha ve sonsuza kadar...
Erkan Tan'ın haklı isyanı
Dün A Haber'de Sabah Ajansı'nı sunan Erkan Tan'ın haklı isyanına şahitlik ettim. Şöyle diyordu deneyimli televizyoncu ve gazeteci: "Tarlada, üreticide 4 lira olan mal, büyükşehirlerin marketlerinde 24 lira. Bunun adı ticaret değil, terörizm. Peki devlet nerede? Devlet bunun hiçbir yerinde yok mu kardeşim? Nerede Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, bakanlar ve yardımcıları, müsteşarları, genel müdürleri nerede? Bizim gibi siz de mi seyrediyorsunuz bu işleri? Bunu da mı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halletsin? Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi'ni bir tek Cumhurbaşkanı'nın kendisi doğru anlamış. Devletin icra makamındakiler bu sistemi 'Her şeyi Cumhurbaşkanı bizzat yapacak' şeklinde algılamışlar herhalde. Bunu Cumhurbaşkanı'nı övmek için söylemiyorum. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi bu değil ki yahu?.."
Bu sözlerin altına imzamı atarım.
Çocukların İcardi sevgisi
Geçenlerde eski futbolcu Nihat Kahveci'nin bir Youtube kanalındaki sözlerine denk geldim: "Galatasaray kulübünü arayıp 'Çocuğum İcardi ile el ele seremoniye çıkmak istiyor' desek 6 ay sonraya gün verirler."
Gerçekten de durum tam olarak öyle. Çocuklar arasında bir İcardi sevgisi yayılıyor ki, anlatılır gibi değil. Kendi kızımdan biliyorum. Fenerbahçeli olmasına rağmen, ekranda İcardi'yi ne zaman görse dikkat kesiliyor. Fenerbahçe gol attığında bile yerde dizlerinin üzerinde kayıp, İcardi'nin kulak hareketini yapıyor. Okuldaki teneffüslerde bütün arkadaşları da aynı hareketi yapıp duruyorlarmış.
İcardi yetenekli, İcardi yakışıklı, İcardi sempatik, İcardi sıcak ve samimi... Bu haliyle küçük kalplerde büyük bir yer kaplıyor. Bana göre bu "ödül", ünlü Altın Ayakkabı'dan bile daha değerli...
Şeref kürsüsü
Volkan Demirel ve eşi Zeynep Demirel, kızlarına doğum günü yapmak yerine ihtiyaç sahibi 22 çocuğa tekerlekli sandalye hediye ederek gönüllerimizi çeldiler.
Zap'tiye
"Gribal" enfeksiyonun çaresi var ama şu kadınlara özgü "trip'al" enfeksiyonun ilacı henüz bulunamadı.
Ne demiş?
Sosyal medyada bir sohbet: Nigün@Kek: Çello ve piyano çalıyorum. Sen? Dunkof@ Özgür: Bunların bizim buralarda pek piyasası yok. Ben oto teyp çalıyorum.