Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Neden biyografi filmi çekemiyoruz?

Dikkat ediyor musunuz, bizdeki hemen her biyografi filmi arapsaçına dönüyor. Bir Cem Karaca filmi yaptılar, yarım yamalak. Eşi İlkim Karaca onay vermediği için Cem Karaca'nın hayatını anlatan film "yarım" olarak çekildi. Sonra da yayından kaldırıldı. Neşet Ertaş projesi de yine telif sorunları nedeniyle büyük ustanın "Yalan Dünya" türküsünde söylediği gibi yalan oldu. Barış Akarsu filmi ise sanki ona değil, sevgilisine adanmış gibiydi. Gerçek hayatından çok uzaklara savrulmuştu. Ahmet Kaya'nın hayatını anlatan film ise ünlü şarkıcının kendi eserleri olmadan, sadece söylediği anonim türkülerle kotarılmaya çalışıldı.



Bir Ahmet Kaya filminde ben "Kum Gibi"yi duymazsam, o filme "Ahmet Kaya filmi" diyebilir miyim?
Peki elalem şahane biyografi filmleri çekerken biz neden bu işi beceremiyoruz? Çünkü oralarda telif yasaları sağlam temellere bağlanarak hayata geçirilmiş. Bizim gibi her tarafı kara deliklerle dolu kurallarla geçiştirilmemiş. Ayrıca adamlar biyografisini sunacakları kişiye, ailesine ve mirasçılarına her şeyden önce "saygıyla" yaklaşıyorlar. Proje için önce bir "hukuk danışmanlığı kurulu" oluşturuyor, tüm telif sorunlarını çözüyor, ondan sonra "Motor" diyorlar. Bizde ise hayat hikayesi konu edilecek ünlüye "altın yumurtlayan tavuk" gözüyle bakılıyor. "Kervan yolda düzülür" diye çekime başlayıp, telif sorunlarını ondan sonra çözmeye kalkıyorlar. Sonrası? Kaos...

Sapıklar dünyamı çaldı
Pedofililer, çocuk tacizcileri ve cinsi sapıklar yüzünden paranoyak biri haline geldim. En samimi dostlarımın çocuklarının başını okşamak isterken elim tereddütlü uzanıyor mesela, yanlış anlaşılır mıyım acaba diye. Market kuyruğunda bana şirin şirin gülümseyen bebeğe eskiden olduğu gibi göz kırpamıyorum. Yol verdiğim kadın sürücü el sallayıp teşekkür ettiğinde gülümseyerek karşılık veremiyorum, ne olur ne olmaz diye...
Peki ne yapıyorum? Akşam vakti önümde bir kadın yürüyorsa benden şüphelenip korkmasın diye karşı kaldırıma geçiyorum. Tenha otoparkta bir kadın sürücü aracını park edip asansöre yöneldiğinde ben o binene kadar otomobilimde bekliyorum. Çağırdığım asansörün içinde tek başına bir kadın varsa hemen arabamda bir şey unutmuş gibi yapıp binmeden geri dönüyorum.
Bu dünyayı bu hale getiren sapıklar yüzünden ben de kendimi psikolojik yıkıma hatta tacize uğramış gibi hissediyorum.
Oysa benim eski hayatımda kuşku, güvensizlik, tereddüt yoktu. Sapıkların ördüğü görünmez duvar beni kendi içime hapsetti sanki. En güzel, en masum duygularıma gem vurur oldum. Kendi istediğim değil, itin, uğursuzun istediği hayatı yaşamaya başladım.
Sahi, benim gibi hisseden kaç kişi var aranızda?

Sütyenle kazanılan savaş (!)
Tarih TV'deki Sayılarla Birinci Dünya Savaşı belgeselinde son derece ilginç bir bilgiye ulaştım. İtilaf Devletleri'nin savaşı kazanmalarının ardında İngiliz kadınlarının büyük fedakarlığının da (!) payı vardı.
Çelik sıkıntısı çeken ABD'de Savaş Endüstrileri Kurumu, kadınlardan içinde çelik teller bulunan korseler yerine sütyen kullanmalarını istedi. Böylece 28 bin ton çelik tasarrufu sağlandı. Bu da iki büyük savaş gemisinin yapımı demekti.
Bu garip istatistiği duyunca aklıma bizim toprağımızın kadınlarının gerçek özverisi geldi. Kurtuluş Savaşı'nda tek ziynet eşyaları olan alyanslarını bile mücadeleye bağışlayan, kağnılarındaki top mermileri ıslanmasın diye bebeklerinin sırtından sıyırdıkları battaniyeleri mermilerin üzerine örten Anadolu'nun fedakar anaları...
Sizin yaptığınızı sayıyla ifade edecek bir istatistik yöntemi henüz icat edilmedi.

Zap'tiye
Zenginlik de başa bela... Silinmek kim bilir ne kadar cefalıdır...



Gaf kürsüsü
İngiltere'de TikTok'ta gördüğü bir akımı deneyen 11 yaşındaki çocuk, zehirli gaz çekti. Hastaneye kaldırılan çocuk kurtarılamayarak hayatını kaybetti. (Bu olay ben bu köşede "Dünyanın sonunu Tik Tok getirecek" diye yazdığım gün gerçekleşti)

Ne demiş?
Armağan Çağlayan sosyal medyasında "Hukuk Fakültesi mezunu değilsin ama en yüksek yargı mercii başkanısın! Çıldırırsın" diye yazdı. Bir takipçisi altına şöyle yazdı: "Pop şarkıcısı değilsin ama Popstar'da jürisin! Çıldırırsın."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA