Hep diyorum ya, belgeseller ufkumu açıyor, vizyonumu geliştiriyor, bilgi dağarcığımı yeniliyor diye. Bu hafta iki belgesel beni çok etkiledi. Birincisi, National Geographic'in Deha serisindeki Malcolm X ve Martin Luther King oldu. Malum, her ikisi de ABD'de ırk ayrımına karşı mücadele edenlerin ikonik liderleriydi. Belgesel, onlar sayesinde ülkedeki siyahilerin sosyal ve siyasi haklara, özgürlüklere kavuşmasının hikayesini anlatıyordu. Martin Luther King'in bir sözünü özellikle not ettim:
"Sonunda düşmanlarımızın söylediklerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız."
Bu cümlenin izdüşümü bugün Gazze'de yaşananlarla kesişmiyor mu? Elbette bu zulüm ve işgal bir gün bitecek. Peki Gazze halkının aklında ne kalacak? İnsanlığın suskunluğu. Siz onlardan olmayın lütfen.
Bir diğer belgesel, Tarih TV'deki Kofi Annan'ın hayatını anlatan yapımdı. Birleşmiş Milletler'in efsanevi genel sekreteri şöyle diyordu: "Teknede bir delik varsa, teknenin diğer ucunda olsanız bile güvende değilsinizdir."
O da sanki bugünü işaret eder gibiydi. İnsanlık teknesi, Gazze kısmından delindi ve hızla su alıyor. İstediğiniz kadar görmezden gelin, dilediğiniz kadar geriye kaçın fark etmez. Çünkü nihayetinde aynı gemideyiz.
Ve sözün bittiği yer
Neresi olduğunu biliyorsunuz: Gazze...
A Haber'de zorlukla yutkunarak izledim. 8-9 yaşlarındaki çocuk, elindeki boş tencereyle konuşuyordu: "Hayattan yoruldum. Her gün patates suyu içiyorum. Keşke biraz ekmek yiyebilsem..."
Sonra bir başka Gazzeli çocuk geldi ekrana. Yıkıntılar arasında kaybolmuştu. Meğer havadan atılan yardıma ulaşabilmek için 12 kilometre yalınayak yürümüş. "Ayakkabım yok benim. Un alabilmek için havadan atılan yardım paketini bulmak istedim. Şu anda nerede olduğumu bilmiyorum" diyordu...
Bunları hep Atv ve A Haber'de izliyorum. Bu büyük dertle dertlenen başka kanal yok gibi. Bazıları ise Gazze'deki bu dramı "Dünyadan ilginç haberler" bölümünde yayınlıyorlar. Elinde tepsiyle düşüp, yemekleri dökmeyen garson haberinin ardından...
Bakmayın siz "Sözün bittiği yer" dediğime. Söyleyecek o kadar çok şeyim var ki aslında...
Ramazanda Minika izlenir
Ramazan tavsiyem bu kez çocuklara. Özellikle de Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) eşsiz rehberliğinden nasiplenmek isteyen minik televizyon izleyicilerine.
Turkuvaz Medya'nın rakipsiz çocuk kanalları Minika ve Minika Go bu ramazanda çocuklar için çok özel bir hazırlık yaptı. Bunlar arasında yer alan Hikayelerle 40 Hadis adlı çizgi dizi ise çocukların dinimizi daha iyi anlayıp ona daha sıkı sarılmalarını sağlayacak bir kılavuz işlevi görecek. Prof. Dr. Yaşar Güntekin'in büyük ilgi gören aynı adlı kitabından derlenen çizgi film; iyilik, doğruluk, dürüstlük ve aile gibi temel kavramları Hadis-i Şeriflerin rehberliğinde minik izleyicilerin keyif almalarını sağlayacak tarzda anlatmayı hedefliyor.
Ayrıca önümüzdeki günlerde Team Dromix, Kaptan Daniel'in Dünyası ve Robot Trenler gibi yeni yapımlar da Minika ve Minika Go ekranlarında çocukları bekliyor olacak.
Gaf kürsüsü
Habertürk'teki "Kiracısının evinde karşılaştığı albino cinsi piton" sözü tam bir cehalet ürünüydü. Çünkü "albino" bir tür değil, melanin eksikliği nedeniyle canlının açık renkli olması durumuydu.
Zap'tiye
Akran zorbalığı ile ekran zorbalığı arasında sıkışıp kalan Z kuşağının Allah yardımcısı olsun.
Ne demiş?
Kızılcık Şerbeti'nde Abdullah Ünal karakterini Settar Tanrıöğen'den devralan Ahmet Mümtaz Taylan sosyal medyada ti'ye alındı: "Biraz muhafazakarlık eksiği var."