Falcı değilim. Medyum da... Hele komplo teorisyeni hiç değilim. Ama ikinci kez ABD başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Donald Trump'ın yemin törenini bile göremeyeceğine dair içimde güçlü bir his var.
Aslında bu histen de öte bir öngörünün, bir analizin yansıması. Teorimin temelini ABD siyasi tarihine dayandırıyorum. Sanki gölgedeki birileri "Amerika'yı başkanlar değil biz yönetiriz. O kuklaların ipleri bizim elimizde. Öyle olmasa boşlukla konuşan, gideceği yeri bilemeyen, uçak merdivenlerinden bile çıkamayan bir bunağın Beyaz Saray'da ne işi olabilirdi?" der gibiler.
Hatırlayın, komutlara aldırmayıp kendi idaresini kurmaya çalışan her başkan bir şekilde belasını buldu. J.F. Kennedy öldürüldü. Nixon, Watergate skandalı ile durduruldu. Reagan vuruldu. Clinton seks skandalına kurban gitti.
Obama, Müslüman olduğunun açıklanması kozuyla tehdit edilip kontrol altında tutuldu. Carter, baba ve oğul Bush'lar ile Biden için "operasyona" gerek duyulmadı. Çünkü onlar kukla olmaya zaten gönüllüydü.
Gölgedeki kuklacılar için en büyük tehlike ise Trump. Onca komplodan sıyrılıp azil tehlikesinin bile üzerinden atlayarak yeniden aday olmayı başardı. Sonunda kampanyasına sekte vurmak için 355 milyon dolar ceza kestiler. Peki o ne yaptı? Üç ayakkabı imal edip satarak kâra bile geçti.
ABD halkı da, "Adam, sihirbaz Houdini gibi her kilitli kutudan sıyrılıp, her krizi fırsata çeviriyor. Bu adama oy vermeyeceğiz de kime vereceğiz?" psikolojisine büründü.
Şimdi anladınız mı neden "Trump yemin törenini göremez" iddiasında bulunduğumu? Çünkü Trump'ı durdurmak için artık geriye tek bir yol kaldı...
Sevginin fotoğrafı
Görüntüye sosyal medyada rastladım. Yılın fotoğraflarından biri olmaya aday.
Husky cinsi köpek, kemik iltihabı hastalığı nedeniyle sadece suda rahatlayıp uyuyabiliyormuş. Sahibi de her akşam onu evinden kilometrelerce uzaktaki bir göle götürüp suyun içinde kucağına yatırarak rahatlamasını sağlıyormuş.
Sevginin özünde fedakarlık olduğunu hatırlatan bu görüntüyü ihtiyaç halinde camı kırmak üzere bir imdat çekici olarak kalbinizin bir yerinde saklayın lütfen.
Motoru donduran dondurma
İnanılmaz hikayeyi A Haber'de izledim. Bir sürücü, Porsche firmasına şikayet mektubu yazar. Mektubunda otomobiliyle markete gittiğini, vanilyalı dondurma aldığında aracın normal şekilde çalıştığını ama çikolatalı ya da meyveli dondurma aldığında çalışmadığını, bunu defalarca denediğini, her seferinde aynı tuhaflığı yaşadığını iddia etmektedir.
Porsche firmasının sahibi Ferdinand Porsche, bir mühendisini olayı araştırmakla görevlendirir. Mühendis, adamın şikayetini doğrular. Gerçekten de araç o marketten çikolatalı ya da meyveli dondurma alındığında çalışmamaktadır.
Mühendis, Porsche'nin soğutma sisteminde bir arıza olduğunu tespit eder. Bir dedektif gibi yaptığı araştırma sonucu gerçeğe ulaşır:
Markette daha çok tercih edilen vanilyalı dondurma reyonunun önünde kuyruk vardır. Diğer dondurma çeşitleri ise daha çabuk alınabilmektedir. Aracın motoru vanilyalı dondurma kuyruğu sayesinde yeterince soğuyacak zamanı bulmakta ama diğer çeşitler alınınca hararet nedeniyle çalışmamaktadır.
Ferdinand Porsche hemen o model araçları geri çağırarak hatayı düzeltir. Adama da bir kutu vanilyalı dondurma göndermeyi ihmal etmez.
Zap'tiye
Yargıtay kararına göre eşlerin birbirlerine "Alo" diye seslenmesi boşanma nedeni sayıldı. Aleksander Graham Bell'in bir gün yuva yıkacağı kimin aklına gelirdi?
Gaf kürsüsü
Yıllarca klasik müzik eğitimi alan Milyoner yarışmacısı Dilara, "Sull'aria kimin eseridir?" sorusuna Mozart yerine Beethoven cevabını verince herkesi şaşırttı.
Ne demiş?
"Niyet ile kısmet arasındaki kurandere yaşamak denir," (İnci Taneleri'nde Azem Hoca'nın sözü)