Toplumun stres biriktiren fay hattı üzerinde dolaşan Kızılcık Şerbeti ilgi gördü diye peşine pek çok benzer dizi takıldı. Kızılcık Şerbeti'nin dümen suyuna kapılan Kızıl Goncalar ve Ömer gibi yeni akım dizilerin başrolünde karakterlerin değil, "başörtünün" yer almasını kaygıyla gözlemliyorum.
Bu ülke başörtüsü için çok büyük bedeller ödedi. Bunun artık bir yaşam biçiminin sembolleştirilmesi, kutuplaşma ve cepheleşme objesi olarak gösterilmesi, köhneleşmiş bir algı operasyonudur. Ne yazık ki bu tür diziler, ötekileştirmeye hizmet ederek; inancını, ibadetini özgürce yaşamak isteyen insanları üzüyor, rencide ediyor. Özellikle başörtülü kadınların her türlü şeytanlığı, entrikayı yapan kişiler olarak gösterilmesi akla "Bu operasyon nereden servis ediliyor?" sorusunu getiriyor.
Son olarak FOX'ta yayınlanan Kızıl Goncalar dizisindeki Kur'an dersi sahnesi büyük tepkilere yol açtı. Bir öğrenci, okula gelenleri görmek için okumayı bırakıp pencereye koşunca, kadın hoca sinirlenip ona tokat attı. "Şimdi okumaya devam edin. Tuvalete bile gitmek yok. Bazılarınız da abdestsiz Kur'an okumanın cezasını çeksin" diyerek akla, hayale gelmeyecek bir manevi cezayı küçük ruhlara reva gördü.
Sahne, sosyal medyada da protesto edildi. Bir kullanıcı, sahnenin verdiği zararı madde madde dile getirdi:
"1- Kur'an okurken, kim gelirse gelsin hiçbir çocuk pencereye koşmaz.
2- Hiçbir düzgün hoca küçük talebeleri bu denli ağır cezalandırmaz.
3- Hiçbir düzgün hoca tuvalet yasağı koymaz.
4- Öğrenciler Kur'an-ı Kerim okuma ile cezalandırılamaz, çünkü böyle bir ceza olmaz. Bu, Kur'an-ı Kerim'den nefret ettirmeye çalışmanın başka bir çabasıdır.
5- Kimse abdestsiz Kur'anı Kerim tutulmasına talebeleri zorlayamaz."
KIZIL ELMA YOLU
Kar yağıyordu, lapa lapa... Son kalleş saldırıda şehit olan sözleşmeli er Yasin Karaca, o acı ama onurlu şerbeti içmeden önce çekmişti videoyu.
Yasin: Komutanım, yolumuz ne yolu?
Tim Komutanı: Şehitlik yolu.
Yasin: Helâl komutanım. Kızıl elmaya kadar devam.
Pembe pembeydi yanakları Mehmet'imin. Siz deyin soğuktan, ben diyeyim mutluluktan... Evet ya, mutluluktan... Belli ki hissetmişti şehit olacağını. Ben hiç bu kadar nur saçan, bu kadar parlak bir gülümseme görmedim. Gözlerinden vatan için ölüme koşmanın hazzı okunuyordu. Çünkü biliyordu ki vatan uğruna ölmek, ölümlerin en şereflisiydi. Çünkü biliyordu ki, anacığının, sevdiceğinin kalbi önce kor gibi yanacak ama soğuduğunda granitten bir gurur anıtına dönüşecekti. Çünkü biliyordu ki, bir ölüp, bin doğacaktı. İşte onun için mutluydu, heyecanlıydı, coşkuluydu Mehmet'im...
Menzilini de çizmişti üstelik. Ne karşı tepenin yamacı, ne birazdan üzerine ölüm kusacak makinalı mevzii, ne Kandil... Daha büyük bir hedef bellemişti kendine: Kızıl elmaya ulaşmak...
Bu inanç, bu yiğitlerin gönlünden ırak olmadıkça bu memlekete hiçbir şey olmaz, kaygılanmayın.
Onlar bizim için öldü. Ben bin kere ölürüm yollarına...
Derbilerin en rezili
Bu mu futbol diye bizlere yutturduğunuz?.. Bu mu Türk Futbolu'nun marka değeri?..
Gazetecilik mesaimin büyük bölümü spor muhabiri ve yazarı olarak geçti. Ben hayatımda böyle renksiz, ruhsuz, silik, rezil bir derbi maçı görmedim.
Hakemler bunun için mi suratına yumruk yiyor? Federasyon Başkanları, MHK Başkanları bunun için mi ha bire değişiyor? Dolarlar bunun için mi yurt dışına savrulup duruyor? 70'inci dakikaya kadar kaleye atılan şut yok... Kalecilerin forma renklerini sorsam bilemezsiniz. Çünkü maç boyunca doğru dürüstü kadraja giremediler. Ben iki takımın başkanlarının yerinde olsam, bugün ortak basın toplantısı yapar, maça gelen taraftarın parasını geri ödeyeceğimi açıklardım.
Sonra da tüm teknik heyet ve futbolcuları bir odaya kapatır, maçın kaydını gün boyunca zorla onlara izletir, biraz olsun utanmalarını sağlamaya çalışırdım.
Gaf'let kürsüsü
TGRT Haber sunucusu Meltem Günay, İsrail'e destek veren Starbucks'ın bardağı ile yayına çıktı. (Spiker daha sonra işten çıkarıldı.)
Zap'tiye
Bir ayda 4 yanardağ faaliyete geçti. Dünya bile ateşini içinde tutamazken biz nasıl tutalım?
Ne demiş?
İrem Derici, Kral Müzik YouTube kanalında yöneltilen "Kiminle düet yapmak istersiniz?" sorusuna ilginç bir yanıt verdi. "Murat Boz ile. Gerekirse bayıltıp, kaçırırım..."