Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in vahşetine batının sessiz kalmasını eleştirirken, "Onların İsrail'e borcu olduğu için susuyorlar. Bizim ise kimseye borcumuz yok" demişti ve son derece haklıydı. Bu sözün altını biraz eşelemek istiyorum:
İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudiler'e katliam uygulayan sadece Naziler değildi. Avrupa devletlerinin pek çoğu Alman işgali sırasında topraklarında yaşayan Yahudiler'i Hitler'e ispiyonladılar. Örneğin, Fransızlar, Alman işgali sırasında SS subaylarına ülkelerindeki Yahudilerin ikametgah bilgilerini listeleyip verdiler. Yani Hitler'e soykırım sırasında yardım ve yataklık ettiler. Fransa Cumhurbaşkanı Macron bugün İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'a gebeyse, sebebi budur. Keza o dönem en fazla Yahudi'nin yakalanıp yok edildiği ülke Hollanda'ydı. Sebebi, Hollanda bürokrasinin çok gelişmiş olması ve ülkelerindeki Yahudiler'in o sırada nerede ne yapıyor olduklarını bilmeleri ve bu dökümleri Nazilere çok kısa sürede ulaştırmalarıydı.
Diyeceğim o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan "kuzuların sessizliğini" oynayan batı konusunda çok haklıydı. Çünkü hemen hepsinin Yahudiler'e ödemek zorunda oldukları bir diyet borcu vardı. Bugün günah çıkarmaya çalışanlar, o günkü soykırımın gizli ortaklarıydı.
Peki biz engizisyon döneminde ve İkinci Dünya Savaşı sırasında ne yaptık? Gemilere doluşup denize açılan binlerce Yahudi'ye kucak açtık, onları soykırımdan kurtardık...
Dünyanın vicdan haritası
Coğrafi ve fiziki haritaları bilirdim de "vicdani" haritayı ilk kez gördüm.
Önceki gün A Haber'de sunucu Haktan Uysal ile konuğu Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, önümüze bir harita serdiler. Gazze katliamında protesto gösterileri yapılan yani vicdan sahibi insanların bulunduğu alanlar turuncu ile işaretlenmişti.
İsrail yanlısı gösteriler de mavi ile gösterilmişti. Ne mutlu bize ki Türkiye baştan aşağı turuncuya boyanmıştı. Hatta Arap dünyasının tamamından daha turuncuyduk. Ne zaman ki mavi gezegen tamamen turuncuya döner, işte o zaman dünyamıza barış gelir.
Ne büyüksün Türkiyem...
Hatırlayın, 15 yardım kamyonunu Refah kapısından içeri sokabilmek için bütün dünya günlerce İsrail'in insafa gelmesini bekleyip, durmuştu. Ama biz gittik, refakatçileriyle birlikte 29 yaralıyı Gazze'den bir günde çıkartıp, uçakla Türkiye'ye getirdik.
Demek ki neymiş? Birilerinin "liderlik" etmesi, harekete geçmesi, inisiyatif kullanması gerekiyormuş. Bu da gösterdi ki, bölgenin en güçlü, en sözü geçen ve en vicdan sahibi ülkesi Türkiye'dir.
Bu arada bizzat uçakla oraya gidip, Türkiye'ye ulaşana kadar uçakta yaralılara nezaret ederek, tedavilerine katılan Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca'ya da kocaman bir alkış...
Diğer yandan cumhurbaşkanı eşleriyle beraber İstanbul'da "Tek Yürek" hareketini başlatan Emine Erdoğan hanımefendinin girişiminin de kısa sürede sonuç vereceğine ve oradaki günahsız bebelerle annelerinin kurtarılacağına yürekten inanıyorum.
Gaf'let kürsüsü
Gazze'deki halk susuzluktan kırılırken, İsrail, cepheden dönen askerlerine köpüklü jakuzi partileri düzenliyor.
Zap'tiye
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, önce Filistin'de sivillerin öldürülmesine karşı çıktı. Netanyahu'dan fırçayı yiyip, Herzog'dan talimatı alınca geri vitese takıp, "Ben siviller öldürülüyor demedim" diye yan çizdi. Bence Macron'a "En Seri Şanzıman Ödülü" verilmeli.
Ne demiş?
"Lidyalılara çok kızgınım. Parayı icat ederek insanlığın bütün geleceğini bozdular." (Kardeşiyle birlikte gözaltına alınan Bahar Candan'ım sözü)