Turkuvaz Medya İl Buluşmaları'nın son durağı Ordu'ydu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler'in nazik ev sahipliğinde Ordu'yu bir baştan bir başa gezdik. Hemen ilk izlenimimi söyleyeyim: Ordu, büyük kent karmaşasından sıkılıp kendine Ege ve Akdeniz'in sahil kasabalarında yeni bir yaşam kurmayı hayal edenler için rotalarını Karadeniz'e çevirmelerine sebep olacak son derece cazip bir yer haline gelmiş.
Eminim ki, Ordu'nun adını önümüzdeki yıllarda çok daha fazla duyacaksınız. Ekonomisi ve tarımı sadece fındıktan ibaret kalmayacak. Yılın bir ayı değerlendirilip, kalan 11 ayda boş duran fındık bahçeleri için başta yumurta üretimi olmak üzere büyük ve küçükbaş hayvancılık teşvik edilmiş, köylüye besi hayvanları dağıtılmış. Şimdi Ordu, yumurta üretiminde söz sahibi iller arasına girmek üzere. Ayrıca kivi ve narenciye üretiminin teşvik edilmesiyle de tarım çeşitliliği sağlanmış. Bütün bunların yanı sıra Ordu, genişletilen Ünye limanı sayesinde kruvaziyer turizmi, Ro-Ro taşımacılığı ve turizme açılan yeni bölgeleriyle Trabzon ve Samsun'a kafa tutacak bir destinasyon ve lojistik geçiş noktası haline gelecek.
Türkiye'nin en uzun karayolu ağına sahip kenti olarak (28 bin 500 kilometre) bu yolların açık tutulması da eskiden büyük problemmiş. Zira sadece geçen yıl bölgede 1200 heyelan yaşanmış. Başkan Hilmi Güler ve ekibi buna da çözüm bulmuş. Yeni keşfedilen ve betondan daha dayanıklı olan "borlu çimento" ile çok daha sağlam ve uzun ömürlü yollar yapılmış. Son yıllarda hep sel haberleriyle gündeme gelen Ordu'da bu felaketlerin önlenmesi için de belediye tarafından adeta seferberlik ilan edilmiş. Menfez ve dere yataklarından bir yıl içinde 4600 kamyon dolusu hafriyat yapılmış ve derelerin açık tutulması sağlanmış.
Güler'in iki icraatı var ki, beni adeta mest etti. Denize sıfır bir bölgede dikilen ve şehrin hem siluetini bozan hem de nefes almasını önleyen üç kocaman gökdelen bloğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yıkıp, yerine enfes bir park düzenlemesi yapmış. Öyle tahmin ediyorum ki bu eylem, gözünü para hırsı bürümüş diğerlerinin cesaretini kıracak ve benzer girişimlerin önlenmesinde emsal teşkil edecektir. İkinci örnek girişim ise Başkan tarafından Fatsa'nın bir mil açığında kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı bir kayalığın üzerine kurulan turistik Fatsa Fener Adası... Orada içtiğimiz bir bardak çay ve yanında yediğimiz bir avuç fındık eminim ömrümüzü uzatmıştır...
Gördüm ki; Başkan Hilmi Güler, kısa sürede Ordu'nun çehresini değiştirmeyi başarmış. Sosyal belediyecilik nasıl olur, bir şehir kendi yağıyla nasıl kavrulur, babacan ve ilgili tavırla vatandaşın gönlü nasıl kazanılır konusunda destan yazmış. Tabii ki bunda maaş almadan çalışan Güler'in çalışkanlığı ve fedakarlığının yanı sıra "devlet tecrübesinin" de büyük rolü var. Yıllarca Bakan olarak görev yapan Güler'in devlet adamlığı deneyimi ona büyük avantaj sağlamış. Tıpkı daha önce bakanlık yapıp, şimdi belediye başkanı olarak görev yapan diğer siyasetçilerimiz gibi.
Darısı İstanbul, Ankara ve İzmir'in başına...
Konya için iki öneri
Önceki hafta Konya gezim sırasında Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'a iki naçizane öneride bulundum. Biri, tam bir bisiklet başkenti olan Konya'da bir Uluslararası Mevlana Bisiklet Turu düzenlenmesinin şehrin ve Mevlana'nın tanıtımına büyük katkı sağlayacak olmasıydı.
İkinci olarak; TRT'nin Mevlana dizisi için kurduğu tarihi film platosunun yanından geçerken buranın atıl durumda tutulduğunu fark ettim. Acaba Selçuklu İmparatorluğu'nu tüm dünyaya tanıtmak için tıpkı Riva'daki Kuruluş: Osman setinde yapıldığı gibi turistik bir aksiyon hazırlanmasını önerdim. Dönemin dekoru zaten hazır, geriye o yılların kostümleriyle at binip, kılıç kuşanacak figüranlar ile o devrin gastronomisine haiz bir restoran/kafe açmak kalıyor.
Görün bakın o zaman Konya turizmi sadece Şeb-i Aruz töreninden ibaret olmaktan kurtulup, nasıl yılın 365 gününe yayılacak...
Ne demiş?
"Daha bebekken Sezen Aksu 'Bu çocuk melodik ağlıyor. Göreceksiniz ileride yıldız olacak' demiş. Öyle keşfedildim." (Şarkıcı Tuğba Özerk'in röportajından)
Gaf'let kürsüsü
Tribünde Filistin bayrağı açan Liverpoollu taraftar, bayrağı indirmesini isteyen güvenlik görevlisine verdiği cevapla Batı'nın ikiyüzlülüğünü ortaya serdi: "Konu Ukrayna olduğunda bayraklara ses çıkarmıyorsunuz ama..."
Zap'tiye
Biri, Netanyahu'nun kulağına fısıldamalı: "Unutma firavun, ölüm de var..."