Geçen hafta bir hayvan barınağı çalışanının izlenimlerini anlattığı mesajını kendi sosyal medyamda paylaştım. Müthiş bir geri dönüşü oldu. Çalışanın anlattığı ibretlik olaylar, barınaklardaki "insanlık suçlarını" ve hayvanlarını gözünü kırpmadan sokağa ya da barınaklara bırakanları ifşa etti.
Mevsim sonbahar. Can dostların sokağa, ormanlara ya da "toplama kampı"ndan farksız barınaklara terk edildiği mevsimdir. Çünkü yazlıktaki çocuğuna eğlensin diye hediye edilen patili dostlar, eve dönüşte acımasızca sokağa ve kaderlerine terk edilirler. İşte tam da bu günlerde okurumuz Candan Polat'ın yazdıklarına kulak vermekte fayda var:
"Arkadaşım, hayvanlarını sokağa atan o şerefsizleri uyardığınız için çok teşekkür ederim. Bu zavallı korumasız canlıları kimse sokağa bırakmasın. Barınaktaki beyefendi çok doğru, gerçek şeyler yazmış. Bende de kedi var, ona bir şey olacak diye yüreğimiz ağzımıza geliyor. İnsanın çocuğu gibi oluyorlar. Bunu hayvan sevmeyenler anlamazlar. Biz onu bırakıp tatile bile gitmiyoruz, çünkü orada gerçek evini arıyor. Gitsek bile birimiz evde kalıyor. Çünkü evdeki her bir bireyi arıyor, yatağından, kapısından ayrılmıyor. Çok güvendiğiniz birine dahi emanet etmeyin. Hele pet hastanelerine, otellerine hiç bırakmayın. Zira sahibinin onu terk ettiğini zannederek psikolojileri bozuluyor. O yüzden hayvan sever dostlarıma da tavsiyem; ya hiç almayın, ya da aldığınızda onları asla yalnız bırakmayın, sokağa atmayın. Bunun vebali öbür dünyada çok ağır olur. Çünkü Allah (C.C) ahir zamanda ilk önce hayvanları hesaba çekecek, sana kim iyilik, kim kötülük yaptı diye soracak. Hayvanlar haklarını alıp sonra toprak olacaklar. Bunun için sevimli dostlarımıza kötü şeyler yaşatmayalım lütfen. Saygılarımla..."

EVLAT OLUYORLAR
Madem konuyu patili dostlardan açtık, devam edeyim:
Norveç'te bir firma, evcil hayvanı doğum yapan çalışanlarına üç günlük doğum izni vermeye başladı. İtalya'da ise mahkeme, hasta köpeğine bakmak için iki gün hastalık izni kullanmak isteyen adamın talebini "Onlar da ailenin bir ferdidir" gerekçesiyle kabul etti. Her iki kararı da yürekten destekliyor ve alkışlıyorum.
Küçük yaşlardan beri evimde hep bir evcil hayvanım vardı. Kuş, köpek, kedi hatta omzumda gezdirdiğim bir tavuk. Siyami adlı Siyam cinsi kedim böbrek rahatsızlığı geçirdiğinde 15 gün boyunca her gün Yeşilköy'deki evimden Levent'teki hayvan hastanesine mama götürmüştüm. Çünkü benim dışımda kimsenin elinden yemek yemezdi. Bir yıl boyunca onu yaşatmak için harcadığım parayla ikinci el mütevazı bir otomobil alabilirdim. Tıpkı iki yıl önce yitirdiğim dünya tatlısı köpeğim Kuki gibi Siyami de tüm çabama rağmen hayata tutunamayınca günlerce kendime gelememiştim.
Hayvanlara mesafeli durup, onların katıksız ve karşılıksız sevgisini tatmayanlar bu yazdıklarımı abartılı, hatta saçma bulabilir. Eminim gerçek hayvan severler beni anlayacaklardır. Önce evin konuğu, sonra eğlencesi, nihayetinde de "evladı" oluyorlar.
Allah kimseyi evladından ayırmasın.

HAFTANIN ŞİİRİ

OL Kİ
Bilgiye karşı sünger ol. Emebildiğin kadar em ki, çölde susuz kaldığında dudaklarını ıslatabilesin.
Ateşe karşı su, buza karşı alev ol. Aşırılıklar sende buharlaşsın.
Fitneye filtre, kibire katre, yalana kement, ihanete bent ol. Senden geçemesinler.
Yelkene yelpaze, gemiye pervane, ilme divane ol. İlerleyebilsinler.
Saza söz, kalbe göz, damlaya havuz, Ferhat'a kılavuz ol. Kavuşabilsinler.
Tuğlaya sıva, sızdırana kova, dertliye deva ol. Unutmasınlar.
Kovana arı, harmana darı, tamama yarı ol. Kıymetini bilsinler.
Yüksel Aytuğ - 2023

Şeref kürsüsü
Pamukkale Turizm'e ait İzmir - Antalya seferini yapan otobüsün, sıcak havada çalışan işçileri görünce aracı durdurup içecek ikram ederek yoluna devam eden kaptanını o pamuk yüreğinden öpüyorum.

Zap'tiye
CHP'nin il kongresindeki kavgada bir partili, diğerinin üzerine elindeki orak ile saldırdı. Gidişat orakçekiç'e doğru, benden söylemesi...

Ne demiş?
Vargas'ın müthiş smacından sonra TRT spikeri Mehmet Sevinç'in sözlerini değerli dostum Cengiz Tağtekin not etmiş: "Mikelanj'ın tablosu gibi bir sayı buuu!.."