Habere, değerli arkadaşım Savaş Uğurlu'nun sitesinde rastladım. "Uzaylı Türkücü" Mustafa Topaloğlu, Meksika'da ortaya çıkartılan antik uzaylı cesetlerini değerlendirmiş. Demiş ki: "Sonunda haklı çıktım. O zamanlar bana çok inanmadılar. Şimdi dediğime geldiler, hayırlı uğurlu olsun."
Topaloğlu, kalıntıların pasta olduğu yolundaki iddiaları da uzman sıfatıyla (!) yorumlamış:
"Biri pastadır, biri akıllıdır, biri akılsızdır. Buna akıl erdiremeyeceğiz. Biz bir alemi yaşıyoruz, bu kadar alemin içinde başka bir alemin yok olduğunu söylemek büyük günah olur. Nerede ne var Allah'ın takdiridir. Burada varsa diğer yerlerde de vardır. Bundan 400 yıl önce Amerika kıtası keşfedilmemişti. Sonra orada büyük bir kıta buldular. Olaya böyle bakmalıyız. Yok demek egoistlik olur. Ben uzaylıları ti'ye almıyordum si'ye alıyordum. Yıllarca uzaylı var dedim ve sonunda haklı çıktım. O zamanlar bana çok inanmadılar, bir tarafa ittiler. Hatta o zamanlar 'Sürgündeyim, sürgün yedim' diye şarkı yaptım. 'Sürgündeyim, sürgün yedim. Bitmez dertlerim. Uzaklarda bir yerlerde yalnızlık benim kaderim' demiştim. Şimdi dediğime geldiler. Kimse kimseden korkmasın. Bize bir şey yapmıyorlarsa niye korkuyoruz ki? Onlar da canlı."
Neyse ne... Elalem bu tür olaylarda NASA'ya, bilim adamlarına filan danışır. Uzaylılarla ilgili türkücüye danışılan tek ülke olmak da bize yakışır.
Dilan Polat kafa buluyor
Yani Elon Musk bile parasıyla insanları bu kadar konuşturmamıştı. Zenginliğini ve lüks yaşamını her gün insanların gözüne soktuğu için "görgüsüzlüğün iki ayaklı hali" diye anılan Polat, insanları çıldırtmaya yemin etmiş görünüyor.
Son olarak 2. Sayfa programına konuk olan Polat, üzerindeki kombinin 350 bin lira olduğunu, AVM'de günlük 750 bin lira harcadığını, sırf insanları delirtmek için altın tozu konulmuş kahve içtiğini, günde 1 milyon liralık yardım dağıttığını söylediği canlı yayında bir de kocasına yat sipariş etmesin mi? Hani neredeyse "Eve dönerken yat alır mısın kocacığım?" diyecek.
Dilan Polat belli ki züğürdün çenesini yormaktan ayrı bir keyif alıyor. Hatta bunu günlük egzersizleri arasına katmış. Millet gıcık oldukça, o kafa yapıyor.
Baksanıza, ben bile üç paragraf doldurdum...
Kutu kutu eşitlik
Finlandiya'da 1938 yılından beri süregelen ilginç geleneğe sosyal medyada gezinirken rastladım. Devlet, doğan her çocuğa hediye olarak bir kutu gönderiyormuş. Aynı zamanda yatak olarak da kullanılabilen kutuların içinde bebek bezinden zıbına, battaniyeden bebek bakımı kitabına kadar ebeveynlerin ihtiyaç duyabileceği her şey bulunuyormuş.
Aslında bu uygulama, savaş yıllarının yoklukla dolu günleri için düşünülmüş. Ancak ülkede refah düzeyi artsa da terk edilmemiş. Şimdilerde bu uygulamanın anlamı ülkede doğan her bebeğin en az bir geceliğine de olsa aynı şartlara sahip olmasını sağlamak. Yani fırsat eşitliği mesajı vermek. Öyle ki bu kutu 2016 yılında doğan oğlu için Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'ye bile gönderilmiş.
Demokrasi ve eşitliğin beşikten başlaması gerektiğine ne güzel bir örnek değil mi?
Gaf kürsüsü
Dünya şampiyonu güreşçimiz Buse Çavuşoğlu'nun haberi, Show Ana Haber'in "Dünyadan Kısa Kısa İlginç Haberler" bölümünde 4 saniye yayınlandı.
Zap'tiye
Galatasaray, Samsunspor maçına prostat hastalığına dikkat çekmek için "Haydi beyler kontrole" pankartıyla çıktı. Bundan daha isabetli bir mekan seçimi olamazdı. Zira on binlerce erkek o sırada sahaya odaklanmıştı.
Ne demiş?
"Patlatmadan once jandarmadan izun alun, hayin patlayi." (Rize'de şarküteri sahibi Recep Yazar'ın mısır paketlerinin üzerine iliştirdiği not)